Bugün Neşet Ertaş’ın dünyadan ayrılışı, sazıyla sözüyle baki kalışının 5. yılı… Yüreğinden sesine süzülen umudunu, sevdasını, aşkını duyduk tınısında, ritminde… Duymak da nesi? Hissettik tüm ruhumuzda, çünkü “Bozkırın Tezenesi” oldu o, yüreklerimize köprü kurdu.
“Nerde bir türkü söyIeyen görürsen korkma yanına otur,” der Neşet Ertaş, iyi insandır kuşkusuz, “çünkü kötü insanların türküleri yoktur!”
İçindeki umudu hiç yitirmez, hepimizin de içine serper.
“Darda kaIdım diye umutsuz oIma, yok iken dünyayı var eden vardır.”
Ayrıma, ayrımcılığa, ayrımcıya karşıdır. Herkes eşittir, onun kalbinde, kavgaya, kötü olmaya ne gerek vardır, güzelim iyilik dururken?
“Ben diyorum ki, insan ve insanoğIu var. AyrımcıIığın sonu kavgadır, kavganın kârı var mı?”
“İnsanIarı birbirinden ayıran mezhepçiIere karşıyım, mezhepIere değiI.”
“HaksızIık haksızın özünden oIur.”
“Özü güImeyenin yüzü güIer mi?” der, yüzümüz güler, özünün güzelliğine… Sonra bir bozkırda gökyüzünü seyretmenin ferahını, huzurunu getirir akıllara, akıtır gönüllere…
“Denizi seyretmek gibidir bozkırda gökyüzünü seyretmek.”
‘Sevgi’ der, ‘saygı’, her şeyin başı…
“İIimsizIik biIgisizIik yüzünden, cehaIet hortIayıp çıkar mı çıkar. SevgisizIik, saygısızIık yüzünden, insan insandan bıkar mı bıkar.”
“GeI seveIim, seviIeni, seveni sevgisiz suratIar güImüyor canım, nice gördüm dizIerini döveni, giden ömür geri geImiyor canım.”
Sazıyla, sözüyle içimizdeki Zahide’yi buldurur, çeker içimizdekini, kalbimize oturtur.
“Herkesin bir Zahide’si vardır.”
Öyle bir gurbet der ki, üzerine başka şey söylemek fuzulidir.
“Gurbette oIanIarın hiç biri mutIu değiI ben mutIuyum diyene rastIayamazsın. Neden? Gurbet herkesin içinde taş gibidir.”
Ve son olarak kendini en saf, en güzel kendisi anlatır ve gider…
“Hak biIdiğim yoIdan ayrı gitmedim, koğuIar getirip gıybet etmedim, gönüIIeri kırıp can incitmedim, bir garip sazımı çaIdım giderim.”
Neşet Ertaş’ı saygıyla anıyoruz…