672 Saat Boyunca İhtiyaç Sen – Karaköy Mono

İhtiyaç: Sen, 28 gün 672 saat boyunca süren canlı süreç!
Amaç; insanlığın ham maddesini ortaya çıkarmak. İnsanlığı, insanın içindeki duyguları hatırlatmak. Sürecin vurgulandığı aralıksız, uzun soluklu bu deneyim ile bir dönüşüm başlatmak. İnsanların önyargısız bir şekilde 7/24 kendilerine açık olan bir kapıdan içeri girmelerini, içeride kendilerine ait bir yer bulmalarını sağlamak ve en önemlisi de kendilerini değerli hissettirmek. Bu gerçekliği, bilinmezi sahiplendirip, herkese bir yer vermek.

Ozan Tezvaran

Performistanbul, uluslararası alanda sanatçı ve kurumlarla çalışarak yaratıcı üretimleri desteklemeyi ve performans sanatını daha fazla izleyiciye ulaştırmayı hedefleyen bir platformdur. Bu alandaki önemli bir açığa dikkat çekerek, performans sanatının gelişimi adına önemli bir adım atarak Türkiye’de ilk defa sadece performans sanatına adanmış bir alan kuruyor. Canlı sanat alanında araştırmalar için uluslararası canlı sanat arşivi, dökümantasyonu ve yazılarının bulunacağı bu alan, 7000’in üzerinde kaynağı bir araya getirmeyi hedefliyor. Biletlerden elde edilen tüm gelir Performistanbul Canlı Araştırma Alanı’nın kütüphanesine kitap temin etmek amacıyla kullanılacak. Bilet alarak bağış yapanların isimleri, bu sürece sağladıkları desteğin ve tek başına bir insanın yapabileceklerinin altını çizmek adına kütüphanede yer alacak ve kitaplarda belirtilecek.

Sergide yer alan isimler: AslieMk, Batu Bozoğlu, Ebru Sargın L., Ekin Bernay, Gülhatun Yıldırım, İ.Ata Doğruel, Leman S. Darıcıoğlu, Özlem Ünlü ve Selin Kocagöncü. Küratör: Simge Burhanoğlu.

Yaklaşık 38 yıl önce Marina Abramovic’in 6 saat süren ve sonuçları kan dondurucu performansından sonra en etkileyici bulduğum performans sanatları etkinliği “İhtiyaç Sen” oldu. 28 gün 672 saat boyunca canlı süreç olarak misafirlerini ağırlıyorlar. Sanatçıların hepsi daima mekanda bulunmuyor. Kimisi orada uyuyor, uyanıyor, duş alıyor, yemek yiyor ve konuşmuyor. Proje: PC’nin sanatçısı Batu Bozoğlu dışında kimsenin sesini duyamıyorsunuz.

Ozan Tezvaran

Örneğin; İ. Ata Doğruel performans sırasında asla konuşmuyor ve yemeğini kendi yemiyor, ziyaretçilerin getirdiği yemekleri yiyor hatta ziyaretçilerin yedirmesini bekliyor. Kaldığı oda, ikiye ayrılmış ve bir tarafı siyaha boyanırken diğer tarafı beyaza boyanmış. 16 Mart’a kadar bu odada kalacak ve duş almak vb. ihtiyaçlar haricinde odayı terketmeyecek. Siyah ve beyazın kesiştiği noktada bir masa ve iki sandalye var. Aç olduğu zaman yemekle veya içecek bir şeyle gelen ziyaretçilerin onu doyurması için siyah alanda dururken tok olduğu zamanda beyaz alanda duruyor. “Görmek istediği bazı şeyler olduğunu ve birey nedir sorusuyla meşguldür aklı, toplum olmak, toplumsak olmak ne anlama gelir? Gibi sorulara gebe zihni okumaktan yorulmuş, deneyime açtır.” diyor Ata. Aç ise ona yemek getiren ve yediren insanların sonradan fotoğraflarını çekiyor ve duvarındaki 28 sütuna ayrılmış alana asıyor.

 

Ozan Tezvaran

Beni derinden etkileyen bir performans var aslında ama anlatılması oldukça güç. Çünkü; o kadar durağan ki ne yapacağınızı tam olarak bilemiyorsunuz. “İçeri girsem mi? Geri mi dönsem?” gibi düşüncelerle kafanız dolarken odayı izlemeye dalıyorsunuz. Bu ise Leman S. Darıcıoğlu’nun ‘Bir Güle Bakmak’ adlı performansı. “Ne yaptın deseler, bu son geçen yıllarda dikenleriyle, güzelliğiyle bir güle baktım, bir güle tutunmaya, bir gülü yaşatmaya çalıştım.” diyor Leman. Işık alan ve binanın içine bakan duvarı yerine cama sahip bir oda. Yatak dışında kalan alan toprak ile örtülü ve yer yer toprağa ekilmiş olan güller ve onlardan gözünü ayırmayan Leman… Elinde bir makas ile güllere bakıyor, bekliyor ve her gün bir tanesini kesip duvarına asıyor.

Ozan Tezvaran

 

Batu Bozoğlu’nun Proje: PC adlı performansı; Batu 7/24 orada değil, günlük hayatına devam ediyor ama tek bir farkla. Sergi süresince üzerinden uyurken dahi ayırmadığı bir hoparlör var. Siz sergideyken internet sitesi üzerinden yazdığınız kelimeleri, harfleri hatta emojileri bile o an neredeyse sesi olarak okuyor ve siz de bunu duyuyorsunuz. PC, bu 28 günlük süreçte oluşacak kolektif fonetik şiir ile çağın yozlaşmış söyleminden ve zapt edilmiş dilinden arındırılmış, özgür bir ifade kanalı üretmeye çalışıyor.

Tek Kişilik Dans Partisi, Selin Kocagöncü’nin hazırladığı bir performans olmasına rağmen ziyaretçiler sayesinde ortaya çıkıyor. Ses yalıtımlı bir ortama, içlerinden ne çıkacağını bilmediğiniz kasetlerden bir tanesini seçerek giriyorsunuz ve karanlık bu ortamda kaseti yerleştirdikten sonra ‘play’ tuşuna basarak, dans ediyorsunuz. Burada ne kimse sizi görebilir ne siz başkasını ya da herhangi başka bir şeyi. Bu eserde, gündelik hayatta sıkışmışlık hissinin temelinde hakiki olmama sorununun yattığı düşüncesinden yola çıkılır ve dans etme eylemini özgürleştirici bir ifade alanı, kişinin aslına döndüğü bir süreç olarak ele alır. Deneyimin kısa süreli olmasıyla, katılımcının damağında kalması ve buna benzer bir uygulamayı kendi günlük hayatlarına taşımasını hedefliyor.

Bahsettiğim bu dört eser performans size bu sergiyi anlatmaya yetmez. Çünkü; orada bulunmadan, her şeyi kendiniz deneyimlemeden bir sonuca varmak mümkün değil. Tecrübeler eşsizdir.

Bahsettiğim ve bahsetmediğim birçok diğer performansı incelemek için:
İHTİYAÇ: SEN, bu yıl sonuna doğru açılacak, Performistanbul Canlı Sanat Araştırma Alanı’nın şu anda boş olan binasında gerçekleşiyor.

Program detayları: İHTİYAÇ: SEN 672 saatlik canlı süreç (16 Şubat – 16 Mart 2018)                 Yer: Hacımimi Mah. Dibek Sok. No: 32 Galata / Beyoğlu, İstanbul
*Biletler www.biletix.com adresinden alınabilir. Öğrenciler için giriş ücretsizdir.