Dünü ve bugünü harmanlayan sergi: Geçmiş Günümüzle Buluşuyor – Karaköy Mono

Günümüzü değerlendirirken geçmişi es geçebilir miyiz? Geçmişi ve günümüzü birbirinden bağımsız değerlendirirsek geleceğe yönelik bir bakış açısı elde edebilir miyiz? Hepsi birbirleriyle bağlantılı, birbirlerinin içinden doğuyor. Her şeyin içinde bir bağlantı sakladığı ve değişimin devamlı olduğu hayatımızda sanat da bundan ayrı düşünülemez tabii.

Sanatın geçmiş, günümüz ve gelecek etrafında oluştuğunu yineleyen “Geçmiş Günümüzle Buluşuyor” adlı sergi Anna Laudel Contemporary’de bizi bekliyor. Karma serginin ilham perisi, tarih. Geçmiş ve bugün arasındaki ilişkiyi güncel sanat eserleri ile anlatan farklı malzemeler ve tekniklerle iş üreten, yerli ve yabancı 16 sanatçının eserlerinin yer aldığı bu karma serginin evi ise oldukça manidar…

Mekân, eski ve yeniyi bünyesinde buluşturuyor; geçmişin posta binası, bugünün sergi alanı…  Yerin, sergi konsepti ve sanatçıları ile bir ahenk yakaladığının altını çizen serginin küratörleri Mine Küçük ve Huma Kabakcı, “Mekânın ruhunun olması çok önemli. Binanın kendisi de bir sergi” diyor. Serginin İstanbul’da düzenleniyor olmasının da bir sebebi var elbette. Kabakcı, “Coğrafi olarak Asya ve Avrupa arasında yer almasının kültür ve tarih çeşitliliği açısından sergimize çok uygun olması nedeniyle tercih edildi bu büyülü kent” diyor. Binanın duvarlarındaki Nietzsche’nin “Gelecek, geçmişi olduğu kadar bugünü de etkiler”, Kierkegaard’ın “Hayat geriye bakarak anlaşılır, ancak ileriye bakarak yaşanır” sözleri dikkat çekiyor. Sergi, en ince detayına kadar düşünülmüş; eserler, lokasyon, atmosfer, sanatçılar, mekân… “Bu sergi, bir buçuk yıllık yoğun uğraşın, emeğin, çabanın eseri.” diyor Küçük ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Başarılı sanatçılar ve eserlerin seçkisine çok özen gösterildi. Bazı sanatçılar sergiye özel eserler üretti.


Başarılı sanatçılar ve eserler

Ardan Özmenoğlu​’nun, Muhteşem Süleyman üçlemesi, Seçil Kınay’ın, aidiyet ve kimlik kavramları çerçevesinde oluşturduğu çağdaş haritalar, ​Pınar Yolaçan’ın arkeolojiden esinlendiği “Taş Gibi Serisi”, Patrick Hough’un, sinema ve arkeolojiyi birleştiren “Sinema Arkeolojisi” ve “Kazı”, Elvan Tekcan’ın gravür sanatında kendi dilini oluşturduğu  Anadolu medeniyetleri serisi, Sami Aslan’ın Arkeolojik Alan ve Bulgular, Onur Hastürk’ün kağıt bardakların üzerine çizdiği Osmanlı figürleri, Sürmane ve Altın Çağ serisi, Shahpour Pouyan’ın Ortadoğu’nun tarihi ve politikası ile bezenmiş “Bahram Gur Kırmızı Köşkte” ve “Kralla Polo oynayan Mehr”, Gazi Sansoy’un Rönesans ve Pop Art’ı birleştiren “3. Viyana Kuşatması ve mülteciler”, Burçak Bingöl’ün, kadın teması ile yarattığı “Boşluk korkusu” ve “Düş II”, Murat Balta’nın kitap ve filmleri resmettiği “Tarkan” ve “1984”, Hera Büyüktaşçıyan’ın,”Anti Hafıza Üzerine Bir Tarama”, Ahmet Civelek’in, video enstalasyonu “Öz Portre”, Bilal Hakan Karakaya’nın bir Sümer şiirinden esinlendiği Soma faciasını anlatan “Kazma”, Hasan Kıran’ın “Çatalhöyük’ten III” ve “Çatal Höyük’te Yaşam”, Maude Maris’in “İki Sütun ve Asalar” eserleri sanatseverleri bekliyor. Anna Laudel Contemporary’deki serginin kapıları, ​7 Eylül’den 13 Ekim’e kadar açık.

Bienal ile paralel

Sergiye ​TORK Dance Art ​ekibinin ​“Gövde-Geçmişe Akan Şimdi”​ isimli performans enstalasyonu ve ayrıca küratöryal tur ve sanatçı konuşmalarının yer aldığı, 15. İstanbul Bienali’ne paralel düzenlenen etkinlik programı eşlik edecek.

Paralel Etkinlik Programı

23 Eylül Cumartesi​ | 17.00-18.30: Küratöryal Tur

24 Eylül Pazar​ | 17.00-18.30: Sanatçı Konuşması 

28 Eylül Perşembe​ | 18.30: TORK Dance Art ​“Gövde-Geçmişe Akan Şimdi” isimli performans enstalasyonu. Performans-Konsept-Koreografi: Sernaz Demirel ve Tan Temel