“Avrupa Birliği, Kapalı Devre İşleyen Bir Sistem Değil” – Karaköy Mono

Türkiye ve Avrupa arasındaki akademik, sosyal ve kültürel bağları güçlendirmeyihedefleyen Sabancı Üniversitesi-İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)–Stiftung Mercator Girişimi, “Küresel Çalkantı Döneminde Türkiye ve Batı” konulu panele ev sahipliği yaptı.

Türkiye ve Avrupa arasındaki akademik, sosyal ve kültürel bağları güçlendirmeyi hedefleyen Sabancı Üniversitesi-İstanbul Politikalar Merkezi (İPM)–Stiftung Mercator Girişimi, “Küresel Çalkantı Döneminde Türkiye ve Batı” konulu panele ev sahipliği yaptı.

Karaköy Minerva Han’da düzenlenen panel, İPM Akademik İşler Koordinatörü Senem Aydın Düzgit, moderatörlüğünde Mercator-İPM Kıdemli Araştırmacıları Aslı Aydıntaşbaş, Atila Eralp ve Michael Thumann’ın katılımlarıyla gerçekleşti.

Düzgit, açış konuşmasına İPM hakkında kısa bilgi vererek başladı: “2001 yılından bu yana akademik düzeyde Türkiye’nin uluslararası ilişkilerinde önemli bir rolü olan İPM, karar alıcılara, kanaat önderlerine ve paydaşlara uzmanlık alanına giren konularda tarafsız analiz ve yenilikçi politika önerilerinde bulunan; demokratikleşmeden iklim değişikliğine, transatlantik ilişkilerden çatışma analizi ve çözümüne kadar, önemli siyasal ve sosyal konularda uzmanlığa sahip; çalışmalarını küresel düzeyde sürdüren akademik bir kuruluşudur. Konuların katılımcıları bağlamında farklı dillerde etkinliklere ev sahipliği yapmakta ve raporlar hazırlamaktadır”

Batıdaki kırılmalar ister istemez Türkiye’yi de etkiliyor.

Uluslararası gelişmelerin Türkiye’ye etkisine değinen Aydıntaşbaş, “Asıl mesele nereye doğru yol aldığımız. Trump sürecinin bir parçası olarak Avrupa Birliği de ister istemez Çin ve Rusya konusunda daha pragmatik politikalar üretecektir” dedi.

Diğer taraftan, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkisindeki gerçekliğin iki taraflı değil küresel bir mercekle analiz edilmesi gerektiğini öne süren Eralp, “Küresel ilişkilerde çok taraflılığa doğru olan paradigmatik değişim var ve çok taraflılık AB için mevcut küresel türbülansa karşı çok önemli. AB’nin Türkiye ile olan ilişkisi sadece fonksiyonelliğe dayanmamalı, aynı zamanda Gümrük Birliği’nin geliştirilmesi gibi kurallara dayalı çerçeveler içermeli. Gümrük birliğinin güncellenmesi, yalnızca Türkiye AB ilişkisinin ekonomik boyutunun canlandırılmasında değil, aynı zamanda Türkiye’nin kurallara dayalı çok taraflı sisteme dahil edilmesi için de önemli” dedi.

Thumann, Türkiye ile Rusya arasındaki en önemli ekonomik ve siyasi ilişki zemininin doğalgaz olduğunu ifade ederek Türkiye’nin Avrupa Birliği ilişkisine oranla Rusya ile ilişkisinin kurumsallık zeminine oturmadığını ve değişken olabileceğini belirtti.

Avrupa Birliği, kapalı devre işleyen bir sistem değil

ABD Başkanı Trump’ın yeniden seçilmesi durumunda küresel trendi yorumlayan katılımcılar; durumun hem AB hem de Türkiye için kritik başka önermeleri de beraberinde getireceğini ifade ettile