seni bana kuşlar mı getirdi, yani leylekler
bilmiyorum, hatırlamıyorum şimdi
ama bir parça somun
sorun olmuştu aramızda
kalın bir sopayla dövmüştün beni
o yüzden ne yazdıysan yazdın
bana okuma
kendine oku
beni seveceğine dövmüştün çünkü
ama aklımı başıma getiren bir şey oldu
kar yağmıştı bir İstanbul sabahı
kokulu tarraklar her yeri sarmıştı
kim nereye kaçacaktı
acayip bir bulut üstümü örtmüştü
ve ben sana çok küfretmiştim
o gün sırtımdaki paltomu da
almıştın çünkü
bana ne senin şiirinden
git kendine oku
senin iyice azıttığın günler aklımda
herkes bir zalimin
boyunduruğu altında
inim inim inlerken, sen
kızların peşindeydin cigara tüttürüyordun
aşktan falan bahsediyordun
millet ölüyordu ulan
bana neden bahsediyorsun
git şiirini başkasına oku
bana ne senin şiirinden
o şiirler şimdi kül oldu
bir mangala meze oldu…
gece gece sokaklarda sürünürdün
hiç iyi bir şey değildi bu
senin adam olduğunu sananlar bana
hiç sorma gereği duymuyordu
çünkü ben biliyordum
senin nereden geldiğini
yalancılık şairlik miydi
aslında kafan iyiyken
güzel adamdın da
sonradan sana ne olduysa
şiirlerin okunmaz oldu
bir daha söylüyorum
bana ne senin şiirinden
az mazotla
çok iş yapılırdı bir zamanlar
hatırlar mısın?
işte ordan başla yine
ve bana geldiğinde
senindir o ekmek
o somon,
o bağıra bağıra okunan şiirler…