Samet Önder
Futbol, tüm paydaşlarında ortak, güçlü duygular barındıran, eyleme döküp icra etmenin nispeten daha kolay olduğu bir oyundur. Bu oyunu bir spor dalı, gösteri sanatı, ciddi yatırımların yapıldığı bir endüstri hatta bir kültür ögesi olarak tanımlamak da mümkündür fakat ‘oyun’ ifadesi diğer tüm bu tanımlamaların önünde; üzerine paydaşları tarafından yüklenen çabasız, berrak bir bağlılığı ifade eder. Futbol ile tanışılan dönemin genellikle çocukluk yıllarını kapsaması ve ona yüklenilen ilk ortak duygunun tüm hırslardan sıyrılmış olmasıyla bu tasvir bir kez daha temellendirilmiş olacaktır.
Tarihi çok eski yıllara dayanan futbol, ortaya çıkış şekli açısından farklı yorumlara açık, oldukça köklü bir oyundur. Pek çok milletin tarihi vesikalarında yer alan, kökeni hususunda çeşitli görüşler bulunan oyun hakkında, Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği yani FIFA’nın kabul etmiş olduğu gibi, futbol Cuju ismiyle 2000 yıllık bir geçmişe dayanır.
Sevenlerinin duygu yoğunluğu ile yüklediği anlam açısından futbol, insanlar tarafından güçlendirilmiş, üzerinde incelemeler ve araştırmalar yapılmış, hakkındaki her şey asırlardır anlatılmaya devam etmiştir. Bugün de devam etmektedir. Çalışmamızda Türk sineması, kültürel filmleri arasında ve Türk kültür hayatında önemli bir yeri bulunan, A.R.O.G. filminde futbolun ele alınış biçimini, yansımasını ve tesirini incelemeye çalışacağız.
5 Aralık 2008 yılında vizyona giren A.R.O.G; senaristliğini Cem Yılmaz’ın yaptığı, yönetmenliğini ise Ali Taner Baltacı ve Cem Yılmaz’ın üstlendiği bir sinema filmidir. 2004 yapımı G.O.R.A. filmi, filmin de ana karakteri olan Arif Işık’ın, G.O.R.A. gezegeninin prensesi Ceku Lamçina ile evliliği sonucunda gelişen olayları konu alır.
Bir kapsül aracılığıyla dünyaya gelen Komutan Logar, Ceku ile evlenen Arif’in peşine düşer ve onu bulduktan sonra Arif’e ondan af dilemek için geldiğini söyler. Arif, iyi niyet varsayarak Komutan Logar’ı affeder ancak Logar, hileli yollarla Arif’i baygın hale getirip, onu bir milyon yıl öncesine gönderir. Böylece tarih öncesi bir zaman dilimine ışınlanan Arif, kendini çetin bir mücadelenin içerisinde bulur, daha sonra Aroglular tarafından fark edilir ve kendini bu topluma da kabul ettirir.
Arif, Arog toplumunu medeni bir seviyeye ulaştırarak eşi Ceku’ya kavuşmayı amaçlar fakat bölgenin diğer toplumu Aroganlılar bu duruma engel olmaktadır. Onlar, her türlü toplumsal gelişime kapalı, despot bir yapının resmini çizer. Böylece Arog halkının süreç içerisinde gelişimine karşı çıkarak onların oluşturdukları yenilikleri, icatları yok ederler. Bu tavır karşısında önce çeşitli yollar deneyerek Aroganlılar ile mücadele etmeye çalışan Arif Işık, hiçbir sonuç alamayınca, bir futbol maçı yapmak için Aroganlılara teklifte bulunur.
Hür olmayı arzulayan Aroglular ile futbol konusunda filmde açıklandığı sebepler çerçevesinde oldukça becerikli olan Aroganlılar arasındaki rekabet futbol unsuru örnekleminde yoğun bir şekilde ele alınmıştır. Dolayısıyla film içinde futbol bir toplumun özgürleşmesindeki ülkü olarak görülebilir.
Karşılıklı anlaşma neticesinde oluşturulan müsabakayı filmin sonunda Aroglular kazanır. Futbol, filmde demokrasi ve hürriyeti sağlayan bir olgu olarak karşımıza çıkarken, yazımız içerisinde bu içerik bağlamında film akışına tesir eden ve oldukça farklı şekillerde betimlenen iki toplum olan Aroglular ile Aroganlıların futbol algısı ele alınıp incelenecektir.
AROGAN TOPLUMU ve FUTBOL ALGISI
Film akışında daha güçlü ve despot bir yapı içerisinde resmedilen Aroganlılar, Arog halkını teftiş eden, onları haraca bağlayarak ürettiklerini zorba şekilde alan, böylece Arogluların yenilik ve icat oluşturup oluşturmadığını devamlı surette kontrol eden; her türlü çağdaş mekanizmaya karşı bir tavır içerisindedir.
Medeniyet karşıtı olma durumu film içerisinde hükümdar Kaaya’nın babası, Karga’nın ise erkek kardeşi olan Büyük Kumo’nun ölümü olayı ile bağdaştırılmıştır. Kaaya’nın, amcası olan Karga ile konuşması esnasında, taş devrinin ilk yıllarında gerçekleştiği belirtilen olayda Aroganlıların fakir ama mutlu olduğu belirtilen bir dönem içerisinde, gökten demir bir yuvarlağın indiğini, bu aracın içerisinden iki kişinin Aragonlılara doğru yürüyerek geldiğini, Büyük Kumo’ya bir hediye verdiklerini belirtir, bu hediye filmde futbol topu olarak gözükmektedir.
Büyük Kumo hediyeyi alır ve gelen kişilere karşılığında uygun bir hediye bulamadığından elinde ne varsa onu verir. Bu durumdan hoşlanmadığı belirtilen iki kişinin tekrar uzay mekiğine benzeyen araçlarına döndükleri esnada, Büyük Kumo onları selamlarken aracın kalkışıyla oluşan alevlerden dolayı yanarak can verdiği seyirciye aktarılır. Kaaya babası Büyük Kumo’nun ölümü ile gerçekleşen bu hadiseyle Aroganlıların iki kişinin hediye etmiş olduğu futbol topundan tüm hırslarını çıkardıklarını söyler.
Böylece Aroganlıların film içerisindeki en karakteristik özelliği olan ‘yenilik karşıtı olma’ durumu daha önce bilmedikleri bir eşya olarak futbol topu ile tanışmaları neticesinde temellendirilmiş olur. Kaaya’nın “İşte o günden beri yeniliğe kapalıyım, icada karşıyım…” repliği de bu durumu destekler niteliktedir.
Futbol ortaya çıkışı itibariyle Arogan toplumu için; rasyonel sevgi bağı oluşturan ve böylece bağlılık meydana getiren bir olgu olarak görülmese de, hayatın içerisinden doğmuş, ‘ata ruh’ kavramıyla kutsallık tasarımı yüklenmiş bir olgu olarak karşımıza çıkar. Bu alışılmamış bağdaştırma futbolun etkisi hakkında teknik direktör Hikmet Karaman’ın şu sözlerini akla getirir, “Futbolun yalnızca bugün değil var olduğu müddetçe herhangi bir sınıf ayrımı yapmaksızın tüm kesimler üzerinde etkili olduğu görülebilir…” sözlerinden hareketle bir fantastik kurgu sinema filmi senaryosuna da tesir ederek, futbolun; din, milliyet, etnik unsur, ekonomi ve sınıf ayrımı gözetmeksizin farklı coğrafyalarda oldukça farklı şekillerde filizlenmiş bir aidiyet ortaya çıkardığı yorumlanabilecektir.
Aroganlılar için vahim bir ölüm hadisesi ile eş güdümlü olarak güçlenen futbol sempatizanlığı; oyunun etkisi itibariyle yalnızca sevinç ve mutluluğu yansıtmadığını da kanıtlar niteliktedir, futbol ekseriyetle keder ve hüznün bileşenlerini de aktarır.
Farklı toplumlarda futbolun gelişimi üzerine türlü değerlendirmeler görülmektedir. Futbol, birçok toplum tarafından çeşitli isimler ve kurallar altında oynanmıştır. Buna örneğin, Dini amaçlı olarak, “Japonya’da Kemari’nin 1215 döneminde meydana gelen, kuraklıklar süresince yağmur yağması için yapılan yalvarışın bir kısmını oluşturması” örnek olarak verilebilir” ya da “Porto Riko’nun fethi tarihinde, Kızılderili kabile reisi olan Aymamon’un, genç bir İspanyol’u ele geçirip ve onu futbol maçının kazananına ödül ya da ganimet olarak teklif etmesi.” futbolun siyasi ve sosyal hayat bağlamında yansımasının bir örneğidir. Yine ayrıca Türk milleti için oyunun etkisi düşünüldüğünde, “Göktürkler de kız ve erkek çocuklar içine kıl doldurulmuş deriden toplar ile ayak topu oynarlardı. Dîvânu Lugâti’t-Türk’te “Er topık yuwdı” (Adam topu yuvarladı), “Ol mening birle topık kapıştı” (O, benimle top kapıştı.) gibi cümleler geçmektedir.
Dolayısıyla, Aroganlılar’da futbol topunun eşya algısı; şahsiyetlerine etki eden mukaddes bir figür olmakla beraber, ölüm metaforunu çağrıştıran, kaba bir bakış açısının tezahürüdür. Arogan’da futbol muhlis bir tavrı temsil etmese de atfedilen kutsallık dolayısıyla Büyük Kumo’nun ruhunu incitmemek de oyuna yüklenen gayelerden biri olarak görülür. Filmin özellikle final bölümünde A.R.O.G. halkıyla maça çıkan 6 kişilik Arogan takımının saha içerisindeki mücadelesi bu sebeplerle oldukça sert ve ketum bir tavrı temsil eder.
Arif’in, hükümdar Kaaya’ya altışar kişilik iki takımın futbol oynaması teklifi karşısında Kaaya, Arogan toplumunun “Bizde yıllardır oynanır top…” sözlerini dile getirerek futbolun kendileri için dinamik bir olgu olduğunu sezdirir, daha sonra “Babam Kumo’nun şerefine…” repliği ile futbola yüklenen kutsi anlamı tekrar vurgulamaktadır. Yine bu çerçevede, Arogan halkından Enigma isimli büyücü, üzerine anlaşılan futbol müsabakasının başlangıç bölümünde bir büyü ritüeli yaparak Arogan takımının savunmakta olduğu kaleyi Taşo’nun deyimiyle ‘Japon Kale’ye dönüştürmüştür. ‘Japon Kale’ tasviri futbol jargonunda, futbol oynanan sahadaki kale direklerinin normal vaziyete göre çok daha küçültülmesini karşılar. Böylece Arogan toplumu, futbol maçının henüz başında hile yapmış ve oyundaki şanslarını arttırmayı sihirli eylemlerle hedeflemiştir. Burada kazanmak adına her yolu mübah gören bir anlayışın resmedildiğini futbol aracılığıyla görebiliyoruz.
Kaaya futbolu Arogan toplumu tesirinde açıklarken, oyunun eski gelenekleri olduğunu söyleyerek “Topta biraz iyiyizdir…” cümlesini vurgular. Mağara duvarlarında çerçevelenmiş vaziyette duran ilkel ödülleri Arif’e karşı sergiler ve bu replikle düşünce seyirciler için temellendirilmiş olur.
O, Arif’in futbol oynama teklifinin hemen ardından Aroganlıların maçı kazanacağını düşünür, kendinden ve futbol takımından oldukça emin bir görüntü sergileyerek, Arogan futbol takımı oyuncularını seyircilere tanıtır.
AROGAN FUTBOL TAKIMI |
Şeytan |
Platin |
Zico |
Vele |
Zubizaretta |
Carlos |
Arogan futbol takımı yukarıdaki tabloda ismi geçen oyunculardan oluşmaktadır. Tercih edilen isimler senaryo gereği günümüz futbol dünyasında çokça başarılı olmuş futbolcuların isimlerine benzerliğiyle dikkat çeker. Bu kullanım ile futbol oynama konusunda becerikli bir takım vurgusu seyircilere hissettirilir. Bu bağlamda oluşturulan algı Kaaya’nın görüşlerini de destekler niteliktedir.
Özellikle, son olarak tanıtılan ve futbol topunu altı aydır görmediği belirtilen Carlos isimli karakter film akışında parmaklıklar içerisinde, kafeste zor tutulmakta olan bir görüntü ile sahnelenir. Topu, Kaaya’dan aldıktan sonra futbol oynamak hususunda yeteneklerini sergileyen Carlos figürü, yalnızca becerikli olan bir oyuncu değil aynı zamanda vahşi tabiatlı bir karakterin de temsilcisidir.
AROG TOPLUMU ve FUTBOL ALGISI
A.R.O.G. toplumu için filmin başlangıç bölümünde futbolun herhangi bir anlamsal karşılığı bulunmamaktadır. Arif’in onlarla birlikte yürüttüğü toplumsal medenileşme çalışmalarının, Aroganlılar tarafından büyük bir yıkıma uğratılması, coğrafi bölgenin yakılıp yıkılmasıyla yeni bir girişimin de sonuçsuz kalacağı düşüncesi, bölge halkında yeni fikri arayışlar doğurmuştur. Aroganlıların silahlı, zorba tavrı onlarda fiziksel anlamda müdahale şansı bırakmamış fakat savaş da bir çözüm yolu olarak görülmemiştir.
Arif daha önce yaşadığı bir hadise dolayısıyla futbolu Aroglular için bir çıkış noktası olarak görür ve hemen Aroganlılara bir futbol maçı teklifi yapmayı aklına koyar. Hükümdar Kaaya’nın yanına giderek, altışar kişilik takımlar halinde 10 gol atanın kazanacağı bir maç teklif eder. Bu maçı A.R.O.G. takımının kazanması halinde Arogluların medenileşme çalışmalarının özgür bırakılmasını talep eder, kaybetmeleri durumunda ise Aroganlıların Büyük Kumo’ya ulaşmak adına yaptıkları kuleyi tek başına bitireceğini söyler.
Hükümdar Kaaya bu teklif sonrasında yukarıda detayları ile incelemiş olduğumuz görüşlerini ifade ettikten sonra, o güne kadar futbolla organik bir bağı hiç olmayan, futbolun oynanış şekli ile ilgili bilgi sahibi olmayan Arogluların futbol ile tanışması o dakikadan sonra film için en ilgi çekici noktalardandır
Aroglular içerisinden bir takım kurması gereken Arif önce Taşo’ya danışır. Taşo, ona A.R.O.G. köyünde top oynamayı yalnızca bir kişinin bildiğini söyler. Onun da oynamayı kabul etmeyeceğinden bahseder. Köylüler de başlangıçta “Ne topu ya, Arogan oyunu o, biz ne anlarız..?” diyerek tepki göstermişlerdir. Eskiden kaleci olan köyün yaşlısı Cuhara dışında top oynamayı bilen yoktur. Cuhara Aroganlıların eski kalecisidir fakat bir maçta sekiz gol yediği için futbol oynamayı bırakmış, futbola bir anlamda küsmüştür.
Bu durum hem filmin muhtevası hem de aktarımı açısından oldukça ilgi çekici bir üslup meydana getirir. Futbolu oldukça sevdiği anlaşılan ve bir başka zaman diliminden gelen Arif Işık, futbol topuna ilk kez dokunan Aroglulara oyunu öğretmeye, onları futbol oynamak için ikna etmeye çalışır. Arif, A.R.O.G. halkına “Savaşacağız…” diyerek futbol maçına yüklediği anlamı betimler. Onun bu nidası, tam anlamda bağımsız olmayan, Aroganlıların esareti altındaki Arog toplumunun hürriyete ulaşmasındaki çıkış noktası olarak yorumlanabilir.
AROG FUTBOL TAKIMI |
Dimi |
Arif |
Taşo |
Meto |
Emi |
Tapu |
Arif’in oluşturduğu altı kişilik futbol takımı yukarıdaki gibidir. Takımı oluşturduktan sonra A.R.O.G. futbol takımına futbolu en temel düzeyden öğretmek durumunda kalan Arif Işık, “Beyler bu toptur, her medeni toplum gibi topa gereken önemi vermeliyiz ve vereceğiz…” diye söze başlar. Burada filmin öznesi konumundaki iki toplum için, futbol ikliminin ortaya çıkışı ve futbola bakış açısının farklılığı gözler önüne serilmiştir. Yine ayrıca futbol Aroganlar için ölüm mevhumu ile hırs duygusundan doğarken, Aroglular’da özgürlük duygusundan filizlenen ve iç dinamiklerinde bulunduğu toplumun egemenlik ile mücadele yapılarını yeniden üretme işlevi üstlenen bir olgu şeklinde değerlendirebiliriz. Tavır farklılığının yansımasını Arif’in,“Bu bizim geleceğimiz, rakibimiz çok iyi ama bizim de silahlarımız var…” cümlesinde de izleyebiliyoruz. Futbolun modern haline vakıf bir şahsiyet olarak Arif bu gücü sahaya yansıtarak bir avantaj oluşturmayı hedefler. O, futbolun yegane unsurlarından ayakkabı prototiplerinden söz eder. Bu ayakkabılar Arif’in tanımlamasıyla topa sahip olma oranını arttırmakta ve oynayış için rakibe tehdit oluşturan bir silah olarak görülmektedir. Böylece en ilkel duruma karşı futbolun bilimsel kavram ve yöntemlerine bir göndermede bulunulur.
Arif, bir antrenör edasıyla futbol topunu daha önce hiç görmemiş A.R.O.G. toplumuna fiziksel anlamda koşu metoduyla ilk çalışmaları yaptırır. Aynı zamanda açma germe hareketleri ile takımının koordineli bir şekilde gelişimini hedefler. Bu yapı Aroganlılarda hiç bulunmayan özelliklerdendir. Resmedilen durum dolayısıyla yetenek anlamında kıyaslanmayacak düzeyde farklılık da olsa futbolun kendi iç dinamikleri olduğunu seyirciye aktaran film böylece günümüze yine bir atıfta bulunur.
Arif, oyunu daha ilkel oynayan Aroganlılara karşı yalnızca fiziksel koordinasyon çalışmalarıyla mücadele etmenin yanında futbolun gelişen çağdaş sistemi hakkında A.R.O.G. takımına saha içi yayılım ve oyunu oynama şekliyle ilgili bilgiler de verir. Onun oluşturduğu ve aktardığı dizilim yukarıdaki gibidir. O bir antrenör gibi arkadaşlarını izlemiş, yeteneklerine göre onlara saha içi roller oluşturmuştur. Örneğin Tapu rakip kaleye hücum etme esnasında iyi ortalar yaptığı için onu sol ön bölgede görevlendirmiştir.
Yine ayrıca film akışında gösterildiği şekliyle yalnızca altı kişinin hummalı çalışmasını içermeyen maça hazırlık sürecinde tüm A.R.O.G. toplumunun katılımı ile güçlendirilmiş bir ekip çalışması göze çarpmaktadır. Mimi öncülüğündeki A.R.O.G. kadınları futbol takımının maç kıyafetlerini ve ayakkabılarını üretmiş, halk ise idman sürecini yakından takip ederek gol sevinçlerinde takımla birlikte hareket etmiştir. Kolektif bilincin var olduğunu ve motivasyon ögesi ile oyuna olan tesirini de burada görebilmekteyiz.
Bu beraberlik aynı zamanda futbolun ana unsuru olan seyirci desteğini de yansıtmakta olup tezahürat geleneğiyle pekiştirilir. Arif, Taşo ile olan konuşmasında Aroganlıların kendilerinden daha iyi olabileceğini söylerken seyirci faktörünün gücünü unuttuklarından söz eder. Burada oluşan durum “Popüler futbol kültürü, milli kimliklerin yeniden kuruluşuna çeşitli biçimlerde katkıda bulunur. Spor, varolabilecek küçük iç bölünmeleri aşıp, yerinden ederek, milletin ‘biz’ olarak kurulmasını sağlayan bir alan haline gelir.” görüşüyle benzerdir. Arif öncülüğündeki A.R.O.G. takımı ‘biz’ olma hüviyetine sahip görüntü çizer.
Maç hazırlıklarını bu ölçüde takım konuşması yaparak tamamlayan Arif Işık takıma ciddi bir motivasyon yüklemesi de yaparken “Ölümüne oynayacağız, bu maçı alacağız…” şeklinde konuşmalar yapar ve buradan da görüleceği üzere futbolun insani tüm duygularla iç içe bir oyun olduğu tekrar sezdirilir.
FİLM AKIŞINDA BETİMLENEN FUTBOL DEĞERLERİ
A.R.O.G. takımıyla Arogan takımının arasında oynanan müsabakanın kuralı beş gol olduğunda devre arası olacak ve on gol atan takımın kazanacağı şeklindedir.
Takımlar, planlanan futbol müsabakasının oynanacağı sahaya doğru ilerlerken, dikkat çeken ilk husus; Aroganlı taraftarların A.R.O.G. takımına karşı gösterdiği zorba tavırdır. A.R.O.G takımını şiddet ile baskı altına almaya çalışan Aroganlı taraftarların bu davranışı futbol literatürüne ‘holiganlık’ olarak girmiştir. Futbolun oyuncu ile seyirciler arasında oluşturduğu doğal bağın da vurgusunu anlamlandırdığımız sahnede,
Arif A.R.O.G takımının kaptanı olarak müsabakanın hakemi olan Karga’nın kontrolünde yapılan maç önü görüşmesinde top ve kale seçimi için Arogan takımının kaptanı Carlos ile buluşur, günümüzde Uluslarası Futbol Birliği Kurulu yani IFAB’ın açıkladığı “para atışını kazanan takım ya ilk yarıda hücum edeceği kaleyi ya da başlama vuruşunu yapmayı seçer” esasına göre başlayacağı öngörülen müsabakada, hakem olarak bulunan Karga’nın para yerine taş ıslatıp havaya attığı görülür. Karga, “Yaş mı kuru mu” diye sorar, Arif’in kuru demesine rağmen hakem Karga havaya attığı taşın her iki tarafını da ıslatmıştır. Böylece henüz top-kale seçimi aşamasında Aroganlıların fairplay ruhuna aykırı davrandığı ve hile yaptığı görülür.
Arif yine maç önünde Carlos’a A.R.O.G. takımının flamasını armağan eder, bu da günümüz futbolunun maç önü ritüellerinden biridir. Carlos ise bu tutum karşısında rakip takıma bir flama hediye etmez aksine alaycı ve sert bir tavırla A.R.O.G. takımının flamasını da aldığı gibi büzerek yere fırlatır.
Yine henüz maçın başında büyücü Enigma’nın Aroganlıların savunacağı kaleyi mevcut halinden daha küçük hale getirilmesi de futbolun fairplay ruhuna ve eşitlikçi tavrına aykırıdır.
Müsabaka oynanırken maçı izleyen hükümdar Kaaya, Arogan takımına karşı sert oynama gerekliliklerini yaptığı hareketlerle entegre eder. Bu durumun, oynanan futbol karşılaşmasında hakemin adil olmayan yönetimine doğrudan tesir ettiği görülür.
A.R.O.G. takımında, attığı golden sonra abartılı bir gol sevinci yaşayan Meto isimli karakterin uçurumdan aşağıya düşmesiyle takım maça bir kişi eksik şekilde devam eder. Yine adil ve eşitlikçi yapının varlığının sekteye uğradığı gözler önüne serilir.
Günümüz futbol maçlarına bir göndermede bulunarak Arogan takımının altıncı golü, sanki televizyondan gösteriliyormuşçasına tekrarı gösterilmiş ve golün tekrarı bir gol daha sayılmıştır, böylece toplamda bir gol yerine iki gol sayılmış ve Arogan takımı için yedinci gole hükmedilmiş olur.
Yukarıda ele aldığımız tüm bu hususlar futbolun oyun kuralları içerisinde eşitlikçi yapısı ile ters düşmektedir. Bu bağlamda oluşturulan eylemlerin tümü Aroganlılar aracılığıyla meydana gelmiş olup asıl vurgulanmak istenen şey hırs ve kazanma duygusudur.
Maç başlamadan önce kaleci Enigma’nın yaptığı büyü seyircilere gösterilirken ve A.R.O.G. takımının attığı ilk golden sonra, Arif Işık’ın kullanmış olduğu “Büyü bozuldu…” repliği film için futbol tesirinde bu iki kabile toplumunun inanç metaforuna da atıfta bulunmaktadır. Bu gol sonrasında Aroganlıların korudukları kale normal boyuta gelerek büyümeye başlamıştır. Filmin senaristliğini de üstlenen Cem Yılmaz’ın bu repliği, A.R.O.G.’un yayınlanmasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen günümüzde futbol müsabakalarını takip eden futbolseverler tarafından halen kullanılmaktadır.
Serinin ilk filmi olarak değerlendiremesek de Arif Işık’a Garavel Usta tarafından yüklenmiş olan ‘karışık özellikler’ Arif tarafından maçın ikinci diliminde kullanılmak istenir, bu isteğin karşısında duran şey; onun daha önce yemin etmesidir dolayısıyla başında ekmek kırılmasını ister ve Mimi’nin Arif’in başında ekmek kırmasıyla maçın ikinci bölümünde süper güçlere ulaşmış bir Arif Işık karakteri görülür. Bu durum da yine karakterlerin inanç sistemleri hakkında seyircilere futbol aracılığıyla bilgi sunar.
Kültürel anlamda mitolojik ögelerin de görüldüğü müsabakada uçan bir dinozor sahaya iner, A.R.O.G. takımından bir oyuncuyu gökyüzüne doğru götürür ve A.R.O.G. takımının zaten bir kişi eksik başladığı karşılaşmada bir kişi daha eksilir.
Oynanan futbol maçına da yansıyan bu değişim, Aroglular ile Aroganlılar arasındaki maçın son bölümüne 9-9 eşitlikle girilmesine yol açar. Maç 9-9 eşitlikle devam ederken Carlos’un penaltı vuruşu sonrasında kaleci Dimi topu kurtarır. Ancak buna rağmen onun elleri topun tesiriyle zedelenmiş, parmakları ters dönmüş, kullanılamaz hale gelmiştir. Böylece maça devam edemez ve final bölümünde kaleye Cuhara geçer. Cuhara’nın bu tavrı bir fedakarlık örneği olarak gözlenir. Ayrıca bir gün öncesine kadar futboldan bihaber olan kaleci Dimi’nin oyunun seyrini değiştiren kurtarmış olduğu penaltı yine futbolun bilinmezliğini yansıtır. Burada, sahada başlangıçta eşit sayıda ve eşit şartlarda bulunan takımlardan güçlü, yetenekli olanın saha içerisindeki performans ile değişebileceği ifadesi vurgulanmıştır. Bu durum futbolun belki de böylesine büyük bir güç olmasındaki en kıymetli ayrıntılardan biridir.
Maç sonunda Aroganlıların hükümdarı Kaaya, kendi liderliğinde, kabilesinin oluşturduğu tüm zorbalıklara rağmen oğlu Taşo’nun da bulunduğu maçı kazanan A.R.O.G. takımını alkışlar. Hakem olan Kaaya’nın amcası Karga da Arif’in yanına giderek onu tebrik eder, filmin başlangıç bölümünde ondan almış olduğu saati kendisine teslim eder. Böylece futbol vesilesiyle kazananın hakkı teslim edilmiş, bir toplum esaretten özgürlüğe kavuşmuş olur.
Yine ayrıca “Taşo seni tebrik ederim, bu kadar güzel top oynadığını bilmiyordum yavrum..” diye oğluna seslenen Kaaya, Arif’i de tebrik ederek yaşadıkları bölgede refah içinde birlikte kalmaya sevk etmeye çalışır. Filmin başlangıç bölümünden itibaren zorba bir tavır içerisinde olan Kaaya’nın oğluna inanmasını sağlayan güç de yine futboldur.
Sonuç olarak;
A.R.O.G.’un vizyona girişinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen tesiri oldukça derin, yalnızca sinemaseverleri etkilemekle kalmayan, bir sinema filmi olmanın çok ötesinde içeriğinde barındığı mesaj ve kurgusal anlam ile birlikte Türk sanatına mal olmuş bir hazine olduğu kanaatindeyiz. Bugün halen birçok repliğinin sosyal hayatımızda yaşamaya devam etmesi, filmin dinamik ve tesirli yapısını da destekler nitelikte olup, onu araştırma konusu edilmesi açısından ilgi çekici bir film konumuna getirmektedir.
Filmde birbirine zıt şekilde tasvir edilen iki toplum özelinde, futbolun yarattığı algı ile ortaya çıkan tesir yazımızda bu noktaya kadar ele alınmış, sinema filminin çözümlenmesi yöntemiyle futbol bağlamında oluşan anlam ilişkisine de göz atılmıştır. Bu çözümlemede dikkat çeken unsurlardan biri de, dönem itibariyle gelişen teknoloji mekanizmalarının kullanılmış olduğu A.R.O.G. filminde futbol olgusunun, filmin genel çerçevesini belirleyen asli unsur olarak ele alınmasıdır.
Arif Işık karakterinin filmin son bölümünde söylemiş olduğu, “Bu golü tüm geri bırakılmış medeniyetler adına atıyorum.” repliği demokrasi ve hürriyeti sağlayan bir güç olarak futbolun film içerisinde betimlenen etkisini temellendirmiştir. Bu sonuçla, yazımızda bir toplumun aydınlanma sürecine giden yolda hür olmasını sağlayan, aynı zamanda düşmanlık tohumlarını yok ederek, kolektif bilinci güçlendiren futbol algısı çerçevesinde gelişen tesiri değerlendirmiş bulunuyoruz.
1. https://www.fifamuseum.com/en/blog-stories/editorial/origins-cuju-in-china/ Erişim Tarihi: 15/03/2022
2. “Güzel Oyun Futbol”, Samet ÖNDER, Paris Yayınları, İstanbul, 2021 s:205
3. “Farklı Toplumlarda Futbolun Tarihi”, Ünsal TAZEGÜL, Akademik Bakış Dergisi, Sayı: 64 Kasım – Aralık 2017, s: 186
4. Tazegül:2017, Akademik Bakış Dergisi, Sayı: 64 Kasım – Aralık 2017, s: 186
5. “Vatan Millet Futbol”, Barış IŞIK, Mavi Gök Yayınları, 2021, İstanbul, s:16
6. İran’da Türk Milliyetçiliği Duruşu Traxtor İsyanı, İb rahim Ramazani, 2015, İstanbul, s:110
7. E-erişim: https://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/MHK/2021-2022/2021-2022-Oyun-Kural-Kitabi.pdf Erişim tarihi: 22/04/2022
KAYNAKÇA
“Güzel Oyun Futbol”, Samet ÖNDER, Paris Yayınları, İstanbul, 2021
“Farklı Toplumlarda Futbolun Tarihi”, Ünsal TAZEGÜL, Akademik Bakış Dergisi, Sayı: 64 Kasım – Aralık 2017
“Vatan Millet Futbol”, Barış IŞIK, Mavi Gök Yayınları, 2021, İstanbul
“İran’da Türk Milliyetçiliği Duruşu Traxtor İsyanı”, İbrahim RAMAZANİ, 2015, İstanbul
İnternet Kaynakları
https://www.fifamuseum.com/en/blog-stories/editorial/origins-cuju-in-china/
https://www.tff.org/Resources/TFF/Documents/MHK/2021-2022/2021-2022-Oyun-Kural-Kitabi.pdf