Charles Manson’ın anısına…
12 Kasım 1934’te Ohio, Cincinnati’de dünyaya gelmiştir. Yaşadığı korkunç hayata geçtiğimiz yıl gözlerini yuman Charles Manson, diğer seri katiller gibi zor bir çocukluk geçirmiş, ailesi hapishaneye düştükten sonra kötülüğü seçmiş bir karakterdir. Annesi Manson’ı doğurduğunda henüz 16 yaşında bir hayat kadınıydı. Çocukluk yıllarında acıya, yalnızlığa şiddete maruz kalan Manson’ın ileriki hayatında yaptığı işkencelerin haklı bir yanı kesinlikle olamaz ama akıl sağlığının yerinde olmadığı bir gerçek olabilir. ‘’Anısına’’ demiş olmamızın sebebi, bu tarz kötülük besleyen karakterlerin de yaptıklarını desteklemememize rağmen yine de ‘insan’ olduklarını unutmamamız gerektiğidir.
Şimdi gelelim seri katillik meselesine:
Yanda görmüş olduğunuz şahsiyet Ted Bundy, 24 Kasım 1946 Vermont–Burlington doğumludur. 1974’ten itibaren iki yıl içinde 20’den fazla kadına tecavüz ederek öldürmüş Amerika’nın en çok bilinen, şahsına filmler [Copycat ve The Stranger Beside Me] yapılıp kitaplar yazılan seri katili ve tecavüzcüsüdür. “Seri katil” ifadesinin ilk kez onunla doğduğu söylenir. Yakışıklı, zeki ve eğitimli ve özellikle mesleği avukat olan Ted Bundy’nin bir seri katil olabileceği hiç aklınıza gelir miydi? Fakat bunun sebeplerinin altında da yine ‘’çocukluk dönemleri’’ yatmaktadır. Şöyle ki; gayri meşru bir çocuk olarak dünyaya gelen Bundy, ablasını annesi, eniştesini ise babası olarak bilmekteydi. Annesi onu terk etmiş, ablası ona yalanlar söylemişti ve bu gibi sebepler yüzünden ona göre kızlar erkekleri kullanır ve yalan söylerdi. Ted Bundy bu yüzden tüm kadınlardan intikam almak istiyordu.
Bir seri katilin seri katil tanımını elde edebilmesi için baz alınan kriterler şunlardır:
*Seri katiller kurbanlarını belli bir tipe göre seçmektedirler. Bundy’nin uzun düz siyah saçlı ve saçlarını ortadan ayıran (kendisini terk eden sevgilisine benzeyen) kadınları tercih etmesi gibi.
*Bazı seri katiller sapkınlıklarından dolayı kurbanlarını takip ettikleri sıralarda veya öldürdükten sonra kurbana ait bir eşya alıp saklama isteği duyarlar. Bu istekleri de kurbanla arasında bir bağ kurmak istemelerinden kaynaklanır.
*Erkek seri katillerin birçoğu çocukken cinsel tacize uğramış. Birçoğuna kız kıyafetleri giydirilmiş. Mesela Charles Manson’ın çocukluğunda amcası tarafından okula etekle yollanması ve sürekli olarak alay ettiği anlatılır.
*Doktor seri katiller de vardır. Bunların öldürme isteklerinin altında yatan sebep; kontrol etme arzusu yani gücü elde tutma isteğidir. Yani kimin yaşayıp kimin ölmesine gerektiğine karar verme güdüsü. Buna ‘’Tanrı Sendromu’’ da denilir.
Biraz da içimizdeki seri katilden bahsedelim… Hayatında sadece bir kereliğine insan öldürme duygusunu merak ederek bu olaya kalkışan, bundan tatmin olduğunu hissettikten sonra cinayet işlemeye devam eden bir insan düşünün. Düşünün diyorum çünkü ilk söylediğim başlangıçtaki merak duygusu aslında hepimizin içinde var olan bir şey. Merak duygusundan da ziyade şöyle desek daha doğru olabilir: Aslında her birimiz normal insanlar olsak da içimizde bir yerlerde seri katillerin hissettiği dürtülere sahibiz, bunlar sadece onlara kıyasla bastırmış olduğumuz dürtülerimiz. Onlar yaşadıklarından dolayı bastıramadıkları kötülüğü seçmişken biz onlardan farklı düşünerek daha sağlıklı seçimler elde etmeye çalışıyoruz. Bu dürtülerimiz herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde ortaya çıkar mı çıkmaz mı bilemeden yaşamaya devam ediyoruz.
Fotoğrafta görmüş olduğunuz Andrey Romanoviç Çikatilo, 19 Ekim 1936’da Stalin iktidarındaki Sovyetler Birliği tam bir kaos içindeyken, Ukrayna’da dünyaya gelmiştir. Ülkede gelişen olaylar sebebiyle yaşanan kıtlığın beraberinde söylentiye göre insanlar açlıktan ölmemek için birbirini öldürüp yiyormuş. Bazı kaynaklarda Andrey’in ağabeyi Stephan’ın kaçırılıp yendiği bile anlatılmaktadır. 1943 yılında bir kız kardeşi olmuş ama babası 1941 yılında orduya katıldığı için annesinin bir Alman askeri tarafından tecavüze uğradığı düşünülmüştür. Bütün bu zorluklarla birlikte bir yandan da öğretmenlik yapan Andrey, yaşadığı korkunç şartların etkisiyle 1973 yılında 15 yaşındaki bir kız öğrencisine cinsel tacizde bulunur, kısa süre sonra da başka bir kız öğrencisine saldırır. Dışarıdan 2 çocuklu ve sevecen bir aile babası olarak bilinen Andrey, ilk cinayetini 22 Aralık 1978’de işler. Kayıtlara geçen 53 kurbanını cinsel anlamda tatmin olmaktan ziyade huzur bulabilmek için öldürdüğünü itiraf ederek masum olduğunu iddia eder.
Seri katiller sadece erkeklerden ibaret değildir. Tarihte bilinen ilk kadın seri katil Kanlı Kontes lakaplı Elizabeth Bathory (1560-1614) olmak üzere yukarıda görmüş olduğunuz Aileen Wuornos ise ABD’nin en meşhur kadın seri katillerinden biridir. “Yaptığım her şeyin altında korkunç bir öfke yatıyor. İdam edilmem gerek; çünkü hapisten çıkacak olursam yine cinayet işlerim.” sözleriyle ne kadar tehlikeli olduğunu kendisi de bizzat belirtmiştir.
Wuornos, 1956’da ABD’de doğduğunda anne ve babası çoktan boşanmışlardı. Annesi Wuornos’a hamile olduğunda henüz 15-16 yaşlarında bir çocuktu. Babası ise o dönem pedofili suçundan hapse girer ve sonraları kendini asarak intihar eder. Henüz daha 4 yaşındayken, annesi sadece bir not bırakıp onu terk eder. Alkol sorunları bulunan büyükannesi ile büyükbabasının yanında yaşamaya başlayan Aileen, bu dönemde büyükbabası tarafından sürekli taciz edilir. Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de henüz 14 yaşındayken, büyükbabasının bir arkadaşı tarafından tecavüze uğrar. Bu tecavüz sonucunda hamile kalır. Gayri meşru bir çocuk dünyaya getirdiği için de büyükannesi ve büyükbabası tarafından evden kovulur. 1989 Aralık ayında, 51 yaşındaki bir adam Wuornos’u arabasına alır. Aralarında çıkan bir kavga, adamın Aileen’i bağladıktan sonra tecavüzüne kadar gider. Kendisini müdafaa etmeye çalışan Aileen, son çare olarak adamı silahla öldürür ve böylece ilk cinayetini işlemiş olur. 7 kişiyi öldürdüğü tahmin edilse de kurbanlardan ikisinin bulunamaması sonucu 5 kişiyi öldürme suçundan yargılanır. Aileen Wuornos, ölümünden sonra Charlize Theron’un başrolde oynadığı ve Oscar ödülü kazandığı 2003 tarihli “Monster” isimli filme, “The Selling of a Serial Killer” isimli belgesele ve “American Horror Story: Hotel”e konu olmuştur.
Gerçek hayattan esinlenilip filmlere konu olmuş bazı ilginç seri katiller:
*Dennis Rader-BTK (“Bind, Torture and Kill” Bağla, İşkence ve Öldür): ’’Benden Bahsedilmesi İçin Daha Kaç Kişiyi Öldüreyim?’’ İşte bu soru Dennis Rader’ı özetleyen şey. Hayatı boyunca diğer katiller kadar zorluk çekmemiş olsa da Rader’ın olayı narsistik kişilik bozukluğuna sahip olmasından dolayı adını sonsuza kadar yaşatma isteği olup bunu da işlediği cinayetlerle başarmıştır. Polise işlediği cinayetleri itiraf eden ve içinde kurbanlarından çaldığı eşyaların da bulunduğu mektuplar yollar. Pişmanlık veya vicdan azabı gibi duygular hissetmez. Kansas’daki El Dorado Correctional hapishanesinde cezasını çekmeye devam etmektedir.
*Zodiac: Polise mektuplar gönderen bir başka katil de Zodiac’tır. Fakat Zoiac’ta durum BTK’dan biraz farklıdır. Kimliğini saklayan Zodiac mektuplarında polise kimliğini bulabilmeleri için birtakım şifreler göndererek kendisinin daha zeki olduğunu kanıtlamaya çalışıp adeta polislerle dalga geçiyor. Mektuplarının gazetelerde yayımlanmasını isteyip yayımlanmazsa işlediği cinayetlerin sayısını arttıracağına dair tehditler savuruyor. Zodiac’ın mektuplarında belirttiği toplam cinayet sayısı 37 olsa da, araştırmacılar tarafından sadece yedi cinayet kurbanı Zodiac’la ilişkilendirilmiştir. Cinayet kurbanlarından ikisi hayatta kalmıştır. Polislerin tüm uğraşlarına rağmen Zodiac’ın kimliği hala bilinmemektedir.
Genel anlamda seri katil denildiği zaman çoğunun akıl hastanesinde yatması gerektiğini düşünsek de aslında hepsi fazlasıyla zekidirler. İşledikleri cinayetleri önceden planladıkları gibi, kendilerini kurbanın yerine de koyabilirler yani empati yetenekleri de bir o kadar yüksektir.
Çoğu zaman seri katilli filmlerden ya da polisiye romanlardan etkilensek de korkmayın bu içimizdeki seri katilin tetiklendiği anlamına gelmez. Önemli olan nokta yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bastırılmış duygularımıza engel olmaya devam edebildiğimiz sürece bir seri katile dönüşmeyeceğimizdir.