Hiçbir şeye rastgele veya sanatın ilkelerine uymayacak bir biçimde başlama!
- İnsanlar bazen iyiyi ve kötüyü ayırt edemedikleri için bizde acıma duygusu uyandırırlar.
- Aslında kaybedilen şey sadece şimdiki zamandır. Hiç kimse geçmişi ve geleceği kaybedemez. Kimse bir insandan sahip olmadığı bir şeyi alamaz.
- Yaşadığımız bir şeye kızmak evrensel doğaya aykırıdır. Çünkü evrensel doğa tüm varlıkların doğalarını içinde bulundurur. Bir insana kin duyduğumuzda ya da ona öfkelenip zarar vermek amacıyla üzerine yürüdüğümüzde kendimizi küçük düşürürüz. Bir zevke ya da acıya yenilirsek de kendimizi küçük düşürürüz. Yalan söylediğimiz, ikiyüzlü davrandığımız, amaçsızca ve düşüncesizce davrandığımızda da kendimizi küçük düşürürüz. Ancak en küçük hareketimizi bile yaptığımız şeyin farkında olarak yapmalıyız. Çünkü aklı olan varlıkların amacı en saygın aklın yasalarına uygun davranmaktır.
- Kimi insanlar kırsal bölgelerde, deniz kıyısında ya da başka bir yerde inzivaya çekilirler. Sen de böyle şeyleri özlemeyi alışkanlık haline getirdin. Ancak bu çok aptalca. Çünkü insanın çekileceği en güzel yer kendi içidir. Hiçbir yer bundan sakin bir yer olamaz. Hele bir de sadece düşünmek bile sana mutluluk veriyorsa daha ne isteyebilirsin? Mutluluk derken içindeki huzurdan bahsediyorum. O halde kendini bu işe uyarla ve kendi içine sığın. Kısa bir süre ve en basit şeyleri düşüneceksin, ama bu düşünce seni geri döneceğin tüm memnuniyetsizliklerden kurtaracak. Seni memnuniyetsiz kılan şeyler neler? İnsanların kötülüğü mü? O halde şöyle düşün: Akla sahip olan varlıklar birbirleri için yaratılmışlardır, hoşgörü de adaletin gereğidir. İnsanlar istemeden kötülük yaparlar, birbirleriyle savaşırlar, birbirlerinden kuşkulanırlar, birbirlerini yaralayıp öldürürler. Ama en sonunda kendileri de ölüp giderler. Böyle düşünmeye devam et ve şikayet etmeyi bırak. Yoksa kaderinden mi memnun değilsin? O halde her zaman içine çekil. Atomlardan ya da tanrısal öngörüden mi mutsuzsun? O halde evrenin bir kent gibi düşünülmesi gerektiğini gösteren delillere bir bak. Yoksa vücudunun zayıflamasından mı ürküyorsun? O halde bir kez daha içine çekil, kendi gücünü kavradığında nefesinin, acının ve zevklerin üzerine düşündüklerini bir kez daha hatırla. Yoksa şan, şeref peşinde mi koşuyorsun? O halde unutkanlığın nelere yol açabileceğini, zamanın sonsuzluğunu, ünün önemsizliğini, sana övgüler düzen insanların ne kadar aptal ve dönek olabileceklerini ve ünün nedeniyle saplandığın küçücük alanı gözden geçir. Dünyanın tamamı evrendeki bir noktadan ibarettir. Benim yaşadığım yer ise noktanın bir parçasından ibaret. Bu kadar küçük yerde bana övgüler düzen ne kadar çok insan var? Bu insanlar nasıl insanlardır? O halde kendime ait olan yere çekilmeliyim. Üzülmemeliyim, kızmamalıyım, özgürlüğümü korumalıyım, bir vatandaş, bir insan gibi yaşamalıyım. Dışarıda olup bitenler benim aklımız etkilemez, çünkü onlar hareketsizdirler, bütün korkularımız içimizdeki düşüncelerden kaynaklanmaktadır. Şu anda var olan her şey değişim halindedir ve kısa bir süre sonra yok olup gideceklerdir. Sadece kendimin böyle ne kadar çok değişime şahit olduğumu düşünmeliyim.
- Evren değişim, yaşam ise düşüncedir.
- Dünyada nelerin olduğunu bilmeyen bir kişi dünyaya yabancıdır. Birlikte yaşama yasasından kaçan birisi kaçaktır, aklındaki gözleri kapatan kördür. Başkalarına bağımlı ve yaşamı için gerekli olan şeyleri başkalarından elde edenler dilencidir. İnzivaya çekilen ve olup bitenlerden memnun olmayan birisi dünya üzerinde bir yaradır. Halbuki olan her şeyin nedeni aynıdır. Ruhunu diğer insanların ruhundan ayıran kişi bütünden kopmuştur.
- Mesleğini sev, ondan memnun ol. Yaşamının geri kalanını tanrılara ada. Bir zorba ya da birinin kölesi olma.
- Doğayı izlemekten daha güzel bir şey yoktur.
- Madde durmadan akan bir nehir gibidir. Her zaman değişime uğrar, asla durağan değildir.
- Bir insana iyilik yaptığında doğana uygun davranıyorsun, bir de başka bir ödül mü istiyorsun? Göz gördüğü, ayaklar da yürüdüğü için senden ödül mü istiyorlar? İyilik yapmak için yaratılmış insan, iyilik yaptığı zaman doğasına uygun davranarak görevini yapmıştır. İnsan bütünün bir parçası olarak kendine düşeni yaptığı için ödülünü de almış olur.
- Tragedya’nın amacı insan hayatında neler olduğunu, bunların oluşunun ne kadar normal olduğunu göstermektir. Sahnede gördüğün ve etkilendiğin şeyler yaşam sahnesinde karşına çıkınca şaşırmamalısın. Komedyalar ise özgür bir dille seyircileri eğitmeye çalışırlar. Diogenes de benzeri bir amaç için tiyatrodan yararlandı. Eski komedyadan sonra, orta komedyaya bakmalı. Daha sonra da taklide dayanan yozlaşmış komedyaya. Tüm yazarların bazı yararlı şeyler söyledikleri kesindir. Ama bu sözlerin bütüne katkısı neydi?
- Ey ruhum! Gün geldiğinde bedeninden daha sade olabilecek misin? Gün geldiğinde sevmeye ve iyiliğe daha yatkın olacak mısın? Gün geldiğinde doygun, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ve onları istemeyen, zevk aldığın canlı ve cansız hiçbir şeyle ilgilenmeyen bir insan olabilecek misin?
*marcus aurelius’un “kendime düşünceler” adlı kitabından yararlanılmıştır.