Bir yazarın güncesi ile gözlerine ileşenleri harman ettiği muhteşem bir ‘zaman’ kaydı. Hayatımda ilk defa bir kitabı hiç bitirmek istemedim. Günlerce gecelerce sürdü o sayfalarda kayboluş… ön sözü okuduktan sonra aynı zamanlarda not aldığım yazı geliyor aklıma, ‘evim kalbim’. Kalbi ile çıktığı bi yolculuk da ‘ne aradığımızı bilmediğimiz ama bizi çoktan bulan şeylerin’ peşindeyiz. Fotoğrafları ve yazıları birbirinden ayırt etmek oldukça zor. Hangisinin daha içe dokunduğunu kestiremiyor insan.
Beyrut? Paris?
Yolculuk devam ederken bu iki şehrin nasıl bütün olduğuna hayret ediyorsunuz. Sayfa #75 okuduktan sonra şöyle bi not alıyorum; sokakları denize çıkmayan bir şehri neden seviyorum bilmiyorum… bir şeyde netlik aramak insanı nasıl yorar hissediyorum. Seviyorsan, seviyorsun… sayfa #84 geldiğimde öyle uzun zaman geçmişti ki direnmek başka bir hal almış artık aidiyet ruhuna bürünmüş ki, şu yazdığını; #bukitapsizeeşlikedecekkadaruzunzamanyanınızdakalabilir, okuduktan sonra ilk hissettiğim bir dilek yerine getirdiğim… bundan sonraki aldığım notlar, sorular oldukça çok…
Sevgili Dilan Bozyel’in bir seri olarak düşünülen 6 kitabından ilki. İnsana içindeki arayışın sebebini bir soru ile ‘herkesin rotası evine çıkıyormuş. Peki, evimiz nerede’ diye hatırlatan, Paris – Beyrut Mutluluk Hattı için aldığım bu notları paylaşırken şu an İstanbul Fransız Kültür Merkezi’ndeki (Institut Français) sergiyi haber vermek istiyorum. Kitabı okurken benim de ilk hayal ettiğim şey sergi olarak da görmekti… Ben çok uzaklardan takip ediyor, sizin de sergi henüz yeni açılmışken kaçırmamanızı tavsiye ediyorum. Bir fotoğrafçının gözünden o yolculuğa yakından şahit olmak için 12 Aralık 2019-9 Şubat 2020 arasında sergide kaybolabilirsiniz ?
Belki sonra evinizi bile bulabilirsiniz…
Hazırlayan: Zehra Güngör