JEHAN BARBUR: EN ÇOK DOKUNMAYI, SARILMAYI VE TEDBİRSİZ YAŞAMAYI ÖZLÜYORUM – Karaköy Mono

DUA

Duvardaki çatlak

Yol bulamaz

Kırılır içime…

Olup olmadık yerde

Kertenkeleleri düşünürüm

Kaç kez uzar kesilmiş yaralar?

Uzayışları – yaranın devamı?

Yarıda kalmış bir neşe de mi

Büyür aynı hızda?

                                    Dua: Büyüse ya!

                                    Amin!

Şiir bir başlangıç… ‘Şiir İçimde’ der yazar, şair, müzisyen sevgili Jehan Barbur…

Zaman zaman başka başka yerlerde kavuşmuş dinlemiş seyretmiş olmamın huzuru içimde, şimdi uzaktan minik bir sohbet ediyoruz kendisiyle. Söyleyecek yazacak o kadar söz var ki içimde asla yetmiyor seçemiyorum. O yüzden Baş Ucu kitaplarımdan olan, hep en sevdiğim kitabı ‘Sevmediğim Atlaslar’dan içime işleyen bir şiiri ile bu güzel söyleşiyi sizlere keyifle okumanız dileğiyle sunuyorum.

 Bugünler bittiğinde yeniden kavuşmak dileğiyle…



1. Canım Jehan, bugünleri, son zamanları belki küçük bir parantez eskileri anmak için ilk sorumla başlıyorum (çok heyecanlıyım ?). Başında nasıldı, pandemi senin için? Şimdi nasılsın? Konserler verdin yaz süresince ve şu an Gümüşlük’tesin, son konserler olarak bu hafta devam ediyorsun ve en son gelen düzenlemeler için neler düşünüyorsun?

Pandemi dönemi benim için bir çok açıdan zor geçerken hayatımı masaya yatırmak durumunda kaldığımdan olumlu da geçti. Yıllardır ertelediğim bu sorguyu mecburen duymak zorunda kalıp kendimi de mesleğimi de sanatı da aile mevhumunu da defalarca düşündüm. Sonuçlarından henüz tam emin değilim. Ama bazı konulardaki mutlak inancımın ve bir takım değer yargılarımın değiştiğini söylemeliyim.

Uzun bir aradan sonra yazın konserler verdim. Tuhaf bir duyguydu açıkçası. Başı varmış da devamı muallak bir soruymuş gibi. Sonrasında tüm etkinliklerimizin kısıtlanacağından emin olduğumdan kendi başımın çaresine nasıl bakacağım konusu hakkında debelenip durdum. Öyle de oldu. Yani konserler yine durduruldu ve bir çok şey devam ederken yine bizim sektörümüzdeki sanatçılarımıza hiçbir güvence sağlanmadan böyle bir karar alındı. Bu konu hakkındaki tek düşüncem yine mantığı olmayan sakar ve adaletsiz yaptırımlar. Bu sebepledir ki kendimizi korumayı ve ayakta kalmayı biz becermeliymişiz.

2. En çok neyi özümsüyorsun bu aralar? Neye mutlu oluyorsun? Zor gibi mi? (Senin o yanın olduğunu düşünüyorum.) Çok güçlü bir yanın, mutlu, ‘Hayat Güzeldir’ diyen yanın en çok ne ile birlikte? Yukarıdaki soruma ve her şeye  rağmen.

En çok dokunmayı, sarılmayı ve tedbirsiz yaşamayı özlüyorum. Paranoyak fikirlerden ve korkudan uzak kalmayı… Ben hep aynı şeyle mutlu oldum. Sevdiklerimin yanında ve kendimi güvende hissettiğim anlarda. Bu değişmedi. Her şeye rağmen -ki bu dönem annemle de geçirdiğim zorlu bir süreç- aşka ve hayata tutundum. Başka iş kolları yarattım kendime. İnsanlara yardımcı olmaya gayret ettim ki ben de yeniden güçleneyim. Devam ettim. Bazen çok tedirgince bazen de pek umursamazca. Hâlâ da uğraşmaktayız. Öyle değil mi? Her kötülükten bir iyi yan çıkarmayı severim ben. Yani kısıtlanmış hayatların bazı anlardaki neşesi ve şükrü çok daha büyük ve unutulmazdır.

3. Geçtiğimiz sonbahara gidersek; (çok değil ama aynı an da hızlı hatta asırlar geçmiş gibi hissettim bir an) Son Kitabın ‘Uyumsuza Notlar’ okuyucusuyla buluştu. Ve sonra hemen ardından 10. Sanat yılını kutladın. Kitaptan önce biraz müzikle devam etmek isterim. Çok anlamlı bir gece ile gelen 10. yıl … aslında daha uzun zamanlar ama 2009 dan bu yana müzik hayatın hen önde bizlerle. Biraz o geceyi ve müzik nasıl devam ediyor paylaşabilir misin?

O gece aslen 17. yılımdı ama ilk albümün çıkış tarihine göre hesap etmek durumunda kaldık ya neyse. Tüm hayatım gözümün önünde, sahnede ve yanımdaydı. Mutluydum ve kendimi bu hayatta gerçekleştirmiş olduğumu hissettim. Bu büyük bir tatmin. Açıkçası üzerine söyleyebileceğim daha varaklı bir cümle yok. Şu sıra hiçbir şey üretmiyorum. Beş kitap, altı albüm onlarca single, düet ve dizi/sinema müziklerinden sonra şu an durmak istiyorum. Daha ürettiklerim kendi yerlerini tam bulamadılar sanki. Anlatacaklarım birikiyor, ben birikiyorum. Fakat şimdi ses çıkarasım yok. Daha evvel hazırladığımız bir iki single var. Onları çıkarmak için planlama yapıyoruz.

 4. Üretme; içindeki durumu nasıl anlatırsın? Senin için üretmek, bir şeyler yaratmak, anlamlamak, bunların tabiri ne?

Bir tabiri yok. Benim hayattan anladığıma sen “üretmek” diyorsun, hepsi bu. Ben başka hal bilmiyorum. Şarkı yazmazsam başka şeyler üretiyorum. Mevzu sadece müzik değil.

5. Bu anlamda en çok merak ettiğim: Mantık mı? His mi? Senin için en ağır basan hangisi?

İnancım mantıktan yana. Ama ben hislerine yenilmiş biriyim. Hatayı hislerimden dolayı yapmış kararlarımı mantığımdan dolayı almış biriyim.

6. Okuma halin; seni en çok çeken kitaplar neler? Bu nasıl bir hal? Sevdiklerin? Okur yanın nasıl?

Okuduğum dönemler yoğun bir okurum. Sonra hazmetme başlar. Hiçbir şey okumam bazen bir yıl kapak açmam. Sonra sadece okurum. Başka dünya hasreti çektikçe, bir sorunun cevabına nazırken okurum ben. Sevdiklerim çok ve sevemeyip anlayalamadıklarım da çok… Müthiş bir okur değilim. Ama iyi bir emanetçiyim.

7. Yazma dürtün, yolculuğun nasıl devam ediyor? En çok hangi hal seninle merak ediyorum, bir ayrım var mı içinde; bir şiir? Öykü? ya da şarkı sözü? Herhangi bir ayrım var mı hepsi için içinde. En çok hangisi yazma duygunu irdeliyor, deşiyor?

Zaman zaman değişiyor. Bazen bir şiirle bakıyorum etrafa. Şairane oluyor hayat. Sonra fark ettiklerimi anlatma derdine düşüyorum ya da iç döküyorum. Olmadı, bilenip kızdıkça memleket ve toplumla sohbet ediyorum. Unutmamak için yazıyorum ben. Anlatmak için değil.

8. Tomris; ‘Uyumsuza Notlar’ bu iz düşümünden bahseder misin biraz. İç dökümlerinden sonra tekrar neler yazıyorsun? Yazıyor musun?

Şimdi sustum ama kendime yazacağım iç dökümleri biriktiriyorum.

9. Günlük ritüellerin, her gün akan giden yaşamda yaptıkların neler? Bu süreçte belki değişse de şimdi ve öncesinde de her zaman nasıldı?

Değişmeyen üç şeyim var. Kahve, sigara ve rakı. Onun dışında her şeyim değişiyor.

10. Çocukluk anılarını, geçmişi anmayı seviyorsun diye düşünüyorum seni dinlerken hep ? belki zaman çocuklarına, belki kendi çocukluğuna dönüp yaşadığın bir şeyle belki, söylemek istediğin bir şeyler var mı?

Sevmiyorum çocukluğumu ben. Sevecek şeyler buldum içimde. Bulmak zorundaydım. Söylemek istediğim kitaplar dolusu şey var ama tek bildiğim çocukken aldığı yaraları pek temizleyemiyor insan. O sebeple ne çocuk sahibi olmak istedim ne de çocukluğuma övgüler dizdim.

11. Son olarak planların var mı? Yeni kitaplar? Düşler? Şarkılar? Hayat için kendinden daha neler düşünüyorsun, istiyorsun? Hayal ediyorsun?  (bugünlerde… geçince…)

Ben ilk defa zamanı, günü ve kendimi yaşıyorum. Aşık olduğum adamla güvenli bir hayat, bir bahçe ve bir oda kurmak dışında planım yok. Kaybettiğim, yetişemediğim, benden alınan ve geri verilmeyen her şeyi tamamlayarak kendimi bütün hissetmek ve iyileştirmek istiyorum. İç sesim yaz dedikçe de yazmak…

Seni seviyorum. Vakit ayırdığın için sonsuz sevgiyle teşekkür ederim…

Ben teşekkür ederim