Ezgi ve Serdar, müziğe kendini adamış iki güzel insan. Onları tanımak çok güzel. Harıl harıl müzik üretiyorlar. Ve çok güzel organizasyonlar yapıyorlar. Umarım olur, bir gün Babil Music festivali yapmayı düşünüyorlar; ülke çapında. Ve çoğu genç insana destek olmaya da çalışıyorlar. Oldukça üretken bu iki müzik insanıyla güzel bir röportaj gerçekleştirdik, şimdiden keyifli okumalar…
Öncelikle bu söyleşi için teşekkür ederiz. Nasılsınız? Sizi tanımak için önce kimsiniz ve ne yapıyorsunuz öğrenmek isterim?
Bizler de iyiyiz çok teşekkürler.
Ben Serdar Kırgız, 2000 ile 2002 yılları arasında, sektörde elektronik müziğin çıktığı dönemlerde prodüksiyon ve dj’lik yapmaya başladım. Daha önceki yıllarda profesyonel olarak futbol ve basketbol oynadım. Bazı sebeplerden diğer ilgi alanım müziğe yöneldim. 2005 yılından sonra profesyonel olarak dj’liğe başlayıp prodüksiyon ve remix çalışmaları yaptım. O dönemlerde ben ve genel olarak jenerasyonu en çok etkileyen dj prodüktör Tiesto’ydu. Oldlar iyi bilir ☺ Şimdiye kıyasla o dönemler çok daha güzeldi.. Şimdi dijital sound’lar çok fazla yer kaplıyor açıkçası.
Ben Ezgi Kırgız, önceki dönemlerde insan kaynakları üzerine kurumsal şirketlerde çalıştım sonrasında ise sivil toplum kuruluşları alanında yüksek lisans yapıp, 4-5 yıl stk sektöründe çalıştıktan sonra en son bir Avrupa Birliği projesinde yer aldım. Proje bittikten sonra Serdar’la aslında bir süredir istediğimiz müzik şirketi kurma fikrini hayata soktuk. Benim müzik kulağım hep vardı, müzik dinlemediğim bir saniye bile yoktu, hâlâ yok :)) Çocukken aldığım piyano ve keman dersleri vs… Tabi Babil Music’den sonra çok daha profesyonel bir şekil almaya başladı. İlgi bilgiye dönüştü.
Yaptığımız iş sadece dijital dağıtım yapan bir plak firması olmanın dışında müziğe dair aklınıza gelebilecek her şeyi (prodüksiyon, aranje, film, dizi, belgesel, oyun, jingle, kurumsal seslendirme, aplikasyonlar, radyo spotları vb.) kapsıyor.
Şu anki müzik piyasası hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
Şu an piyasada özellikle son 3-4 senedir rap müzik hakim. Aslında dünya starlarının pop diye bilinen çoğu şarkı türleri R&B’dir. Beyonce, Jennifer Lopez, 50 Cent … Bu sistem sonra bize de ulaştı ve bizim popüler müziğimiz de aslında bir nevi R&B oldu. Tüketimi çok hızlı olan bir tür. Şarkı süreleri şu anki sistemde neredeyse 2 dakika civarlarında..
Kişi olarak her ne kadar yıllarca bu işin içinde olsanız da sanırım yeni bir oluşumsunuz ve daha çok gençlere öncülük etmek istiyorsunuz?
Gençler, özellikle 18,20’li yaşlardakiler için artı bir firmayız. Gerçekten bir şey yapmak isteyen gençleri desteklemekten keyif alıyoruz. Örneğin şarkı yazıp aynı zamanda söylüyorsa ona bir alt yapı çalışması yapabiliyoruz. Fırsat buldukça üniversite etkinliklerinde yer almaya çalışıyoruz. En son Mimar Sinan Üniversitesi festivalindeydik. Hem dj performansı hemde öğrencilerle prodüksiyon üzerine çok keyifli workshop çalışmaları yaptık. Hatta tanıştığımız öğrencilerden bazılarına önümüzdeki zamanlarda single çalışmaları yapacağız. Biz açıkçası ilk etapta ticari odaktan ziyade onlara nasıl destek olabiliriz kısmını da epey önemsiyoruz. Sektöre nasıl girebilir püf noktalar gibi konularda da yardımımız dokunabiliyor. Kendimi nasıl dijitalleştirebilirim, o ortama nasıl girebilirim, gençler tabii ki bunu bilmiyorlar. Şarkısı çıktığında bunu apple store’da, spotify vb. platformlarda nasıl yönetebilir, sanatçı profili nasıl olmalı, sesi hangi müziğe daha yatkın, bu dünyanın algoritmaları nasıl işliyor bir sürü detaylar var… Ve özellikle şunu belirtmek isteriz; plak firmamızda her türden müziğe yer var. Tekno, etnik, akustik, pop, r&b, arabesk… O yüzden diğer plak şirketlerini kendimize rakipmiş gibi görmüyoruz. Babil ismini seçmemizdeki en büyük sebeplerden biri ismine uygun olarak (Tanrı’nın Kapısı) müziğin kapısı gibi olmalı ve sanatçı ne tarz müzikle ilgilenirse ilgilensin bize ulaşabilmeli.
Yaptığınız organizasyonlardan bahseder misiniz?
Daha önceden bireysel olarak çok farklı projelerde etkinliklerde yer aldık. Babil Müzik ile daha çok kurumsal işlere yoğunlaşmak istiyoruz. Üniversiteler, sivil toplum kuruluşları, özel şirketlerin motivasyon geceleri, atölyeler, workshoplar, lansmanlar, ödül geceleri vs. Bu tip kurumsal organizasyonlarda müzik direktörlüğünü üstleniyoruz. Tabii ki arada özel eventler için kulüpler ve festivallerde de yer alıyoruz.
Sinema, özellikle de soundtrack çalışmalarınız var, bu konuda neler yapıyorsunuz?
Şu an hali hazırda bitirdiğimiz korku filmi ve vr oyunu soundtrack çalışmalarımız mevcut. Sinema filmi pandemi sürecinde çalıştığımız bir projeydi henüz yayınlanmadı. Tabi bunlar dışında henüz tamamlanmayan farklı projeler ve yeni soundtrack çalışmaları da devam ediyor.
Biraz da konu dışı, farklı bir soru olsun. Ülkemiz hakkında ve dünyanın gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ezgi: Bu konu için birkaç gün lazım. Motivasyonu düşürmemeye huni takmamaya çabalıyoruz :)) Ülkemiz de dünya da aslında tedirginliklerle endişelerle dolu. Biz kısmen şanslı bir jenerasyonduk. Güzel çocukluklar geçirebildik. Hatırlayabileceğimiz güzel anılar biriktirdik. O yüzden şanslı hissediyoruz bir anlamda. Yeniden güzel günler yakındır diye umut ediyoruz.
Serdar: Ülke olarak tabi maalesef birçok konuda geriden geliyoruz. Özellikle teknolojik aletlerle ilgili maliyetler burada bir hayli zorlayıcı olabiliyor. En basitinden müzik aletleri fiyatları şu an uçmuş durumda.. Avrupa’da tabii hem gelişim hem maliyetler çok daha farklı. Dolayısıyla ister istemez birçok konuda bizden daha ilerde oluyorlar. Biz ülkenin çilesini çekiyoruz niyeyse ☺ Aslında dünyanın belki de en güzel şehri burası. Komik gelecek ama Galata Kulesi’ne çıkmış kaç Türk var acaba? Ben hep önünden geçtim, çıkamadım.:)) Bu ülkenin nimetlerinden yararlanamıyoruz diye bazen sormak lazım. Dünya bir takım sorunlarla uğraşıyor en başta ekonomik sorunlar, savaşlar ve dahası. Umutsuz olmak niyetinde değiliz, güzel günler gelecektir sabırla beklemedeyiz.☺
Babil Music bir marka ve kuruluş amacı var, peki bunu gerçekleştiren insanlar acaba müzik dışında ne tür hobilere ya da ilgi alanlarına sahipler? Mesela edebiyat ilgilerini çekiyor mu, felsefe ya da diğer sanatlar?
Hepimiz bu ara bir Netflix’e kapıldık gidiyoruz. Gerilim dizileri ve biyografik belgeselleri çok seviyoruz. Kitaplarla ilişkimiz iş yoğunluğundan biraz azaldı ama yine de en ufak bir boşlukta muhakkak zaman ayırmaya çalışıyoruz. Sesli kitap uygulamalarını daha çok kullanıyoruz. Konser ve etkinlikleri takip ediyoruz, çalışmadığımız hafta sonları katılmaya çalışıyoruz. Bir de yaptığımız iş aslında bizim her anımızı kaplıyor. Hobimiz işimiz diyebiliriz. Her an bir tını bir melodi gelebilir aklınıza, o zaman bizim yaptığımız da onu kaydetmek, unutmamak oluyor. Evin bir odasını stüdyo gibi kullandığımız için beraber veya arkadaşlarımızla prodüksiyona oturup parça yapmak herhalde en büyük keyfimiz.☺ Onun dışında futbol maçları bazen rahatlatıyor bir Fenerbahçeli ve Beşiktaşlı olarak söylemek gerekirse:) Ekonomik koşullarla bağlantılı olarak seyahat tatil gezip görmek de hoşumuza gidiyor.
Yeni projeler nelerdir?
Aslında çok şey var. 2022 son ayı ve 2023 yıl başlangıcıyla çıkması planlanan bir çok parça var. Kendi yaptığımız parçalar var tamamlanmayı bekleyen. Onlar önemli bizim için. 2023 yılında sosyal sorumluluk anlamında yapmayı planladıklarımız var. Bir de Babil müzik festivali var benim çok yapmak istediğim (Ezgi). Ülke çapında olmasını istediğimiz bir şey. Açık sahnede olmalı, bir çok kişiye fırsat verilen ve eşit. Ülkede iptal edilen festivaller tabii çok can sıkıcı. İnsanların sosyal ve kültürel etkinliklerinin bu şekilde kısıtlanması akıl almaz bir durum. Müzik aslında fikir ayrılığı olsa dahi milyonlarca insanı bir araya getirebilen en güçlü şeylerden biri… Müziğin yarattığı ortak dil hiçbir zaman kaybolmamalı.
Ülkemizde müziğin gelişimini, gençlerin müziğe ilgisini nasıl görüyorsunuz? Doğrusu her alanda akıllı, yetişen insanlar ülkeden kaçıyor. Ne yapacağız?
Yani kendi ülkemizde çok yetenekli insanlar var ama ne oluyor, kaçıyorlar ülkeden. Ülkemizde maalesef şöyle bir şey de var: Müzik gelişmiyor sanki onu sömürüyorlar. Mesela siz şarkı söyleyebilir misiniz? Hayır mı? Ama siz stüdyoya girseniz oldukça iyi bir şarkıcı gibi ayarlanabilir sesiniz. Teknoloji çok geliştiği için herkes birden şarkıcı olabilecek konuma geldi. Her şeyi, bütün sesleri ayarlayabildiğiniz bir ortamda sanki bu biraz da haksızlık gibi, eskiyle kıyasladığınızda… O yüzden çoğu sanatçılar canlı performanslarda zorlanıyor ve tercih etmiyor.. Playback’e dönüyor çoğu iş. Tabii dijital ve teknolojileşmenin yadsınamaz şöyle bir artısı da var, her zaman her yerde ne istiyorsan dinleyebiliyorsun. Dolayısıyla aslında müziğe ilgi bu anlamda oldukça artmış durumda. İnsanlar her tarz müziğe dünyanın her yerinden oturduğu yerden ulaşabiliyor. Müzik çok hızlı gidiyor. Altyapılar sürekli değişiyor. Bakalım nereye evrilecek…
Son olarak eklemek istediğiniz şeyler var mı? Mesela iklim krizi, pandalar, nesli tükenmekte olan insanlar, ekonomi, Rusya, kadın erkek ilişkileri ve de Masterchef ile ilgili bir şeyler paylaşır mısınız bizimle? Başka konulardan da bahsedebilirsiniz? Özgürlükler, LGBT, bakkal amca gibi…
Serdar: Ben açıkçası Tv programlarının çoğunun bana hiçbir şey katmadığını ve boşa zaman harcadığımı düşünüyorum. Orada harcayacağım vakti yeni bir alt yapı için harcamak çok daha mantıklı.☺Pandaları ve tüm canlıları seviyoruz.☺ Özgürlük hayatın her alanında ve herkes için olmalı.
Ezgi: Aslında televizyona tamamen karşı olmak değil belki ama bir bataklık riski olduğu için fazla maruz kalmamalıyız gibi geliyor. Özgürlükle ilgili; herkesin hayatına kimse karışamaz ve konu tartışmaya kapalıdır :)) Bakkal amcaların soruları da hiç kaçmaz tabii: Yeni şarkı var mı neler geliyor…☺ Pandalara iklim olarak uzağız ama kedi ve köpekleri çok seviyoruz.☺