HER ŞEYDEN ÖNCE İYİ BAYRAMLAR!
BU YAZI, DAHİYANE KİŞİLİK SHAKESPEARE HAKKINDADIR. AMA ACABA KENDİSİ YAŞAMIŞ MIDIR VE YAZDIĞI ONCA OYUN, ŞİİR VE YAZI NASIL OLUR DA BU KADAR MÜKEMMEL OLABİLİR. AYRICA HÂLÂ BİZE HEM MEŞGULİYET HEM DE İLHAM VEREN BU YAZILAR İNSAN OLARAK TEMEL AÇMAZLARIMIZI ÇÖZMEDE, ANLAMA VE YORUMLAMADA BİZE HANGİ GÜÇLE YARDIMCI OLUR? SHAKESPEARE BİR KİŞİ MİDİR, ÇOK KİŞİ MİDİR?
Otuzdan fazla oyunu, yüz elliyi aşkın şiiri ve yüzlerce uyarlaması bulunan, kalemiyle günümüze kadar her jenerasyonu etkileyen William Shakespeare nispeten sıradan bir hayat geçirmiş olsa da hakkında pek de sıradan olmayan iddialar var.
Yaşadığı 16. Yüzyıl Elizabeth döneminin sanat dünyasını şekillendiren William Shakespeare 1564’te Stratford’da doğdu. Orada aile kurmuş olmasına rağmen aktörlük kariyeri için eşini ve çocuklarını arkasında bırakıp Londra’ya taşındı. İlerleyen yıllarda on bir yaşındaki oğlu Hamnet’in ölümünden oldukça etkilenen Shakespeare böylelikle ünlü Hamlet’ini yazmıştır. İsminin kendi zamanında da ünlü olmasına rağmen, aktörlükle başlayıp yazar ve yönetmen olarak devam ettiği kariyeri dışında maalesef yazarın hayatıyla ilgili çok detaylı bilgi kaydedilmemiş. Böyle büyük bir isim hakkında bunca az bilgi şaşırtsa da bazısını şüphelendirmiş, çeşitli teorilere itmiş. İşte en ilginçlerinden biri.
William Shakespeare kimliğinin aslında dönemin ünlü yazarlarından bir diğeri Christopher Marlowe’un kullandığı bir isim olması ve Shakespeare’in tüm eserlerinin kendi elinden çıkması.
Shakespeare’in oyunlarında farklı yazarlarla iş birliği yaptığı tartışması hâlâ sürerken 2016’da Marlowe’un bu yazarlardan biri olduğu kabul edilmesi bu Marlovian iddiasını susturmuş değil. Ne kadar uzak gözükse de teorinin hem ikna edici hem de caydırıcı yönleri var. Mesela iki yazarın eserleri arasındaki paralellik savunulan ana hususlardan biri. Romeo ve Juliet’teki Romeo’nun
“Dur, şu pencereden süzülen ışık da ne?
Evet, orası doğu, JuIiet de güneşi!”
repliği ile Maltalı Yahudi’deki Barabas’ın
“Dur, doğudan gelen bu parlaklık da ne?
Hayatımın kutup yıldızı, Abigail.”
dizeleri gençlerin birbirlerine seslenişlerini gösterir. İki sahnede de biri balkondayken diğeri yerde olan sevgililerin, diyaloglarında daha birçok benzerlik vardır. Fakat çürütmek istersek Shakespeare’in Marlowe’u örnek almasından ya da aralarında ispatlanmamış olsa da yaşanmış olabilecek bir arkadaşlıktan bahsedebiliriz.
Bir diğer nokta Marlowe’un yaşamının bir döneminde kraliyet için casusluk yapması sonrasında ise yine kraliyetin elinden, düzgün belgelenmemiş ve erken icra edilmiş ölümü. Ölüm tarihinden sadece bir ya da iki hafta sonrasında William Shakespeare adıyla bağdaştırılmış ilk metin olan Venüs ile Adonis’in yayımlanması Marlowe’un ölümünün sahteliğine ve büründüğü yeni ismiyle yazarlığına devam etmesine yoruluyor. Benim içinse bu Marlovian teorisini gerçekçi kılan şey Christopher Marlowe ile William Shakespeare’in portrelerinin benzerlikleri.
Tabi tüm bu iddialar, tek bir adamın elinden mümkün gözükmeyecek zenginlikte yazılmış bu eserlerin çıkamayacağı düşünülüp, arkasında olağandışı bir mesele aramaktan ibaret de olabilir, inanıp inanmamak size kalmış.
Hazırlayan: Ece Göç