Kuzeye ilk yolculuğum, haliyle biraz heyecan var. Dergilerde, gazetelerde ve bloglarda okuduğum Danimarka sıklıkla “dünyanın en mutlu ülkesi” seçiliyor. Gidenler “Müthiş şehir, yaşanacak ülke” başlıkları atıyor. Bu iş nasıl, neye göre oluyor bilemiyorum ama şehirde gezinmeye başlayınca o yazıları yazanlara hak verdim. O soğuk Kuzey ülkesi aslında sıcacıkmış. Bu his nasıl anlatılır bilemiyorum ama en azından ufak da olsa bu yazının içinde yansıtmaya çalışacağım.
København (Kopenhag) Danimarka’nın başkenti. “Koben” tüccar, “havn” ise liman anlamına geliyormuş Danca’da. Şehir trafiğindeki bisiklet sayısı, araba sayısından fazla. 252 bin 600 arabaya karşılık 265 bin 700 bisiklet var, bu belediyenin resmi rakamları.
Topuklu ayakkabısıyla bisiklet kullanan kadınları da görmek mümkün, okula bisikletiyle giden çocukları da. Aman bisiklet yollarına dikkat edin, neredeyse bir araba gibi hızlı geçip gidiyorlar yanınızdan.İstanbul’dan ulaşım kolay, birçok havayolu şirketi yaklaşık 3 saatte Kopenhag’a ulaştırıyor. Kampanya dönemlerini takip ederseniz pahalı şehre uygun fiyatlı gitme mutluğunu yaşayabilirsiniz. Zaten şehir pahalı, bir de bilete dünya kadar para vermeye hiç gerek yok. Soğukla aranız iyiyse buraya yılın her mevsimi gidebilirsiniz. Ben öyle çok üşüyen bir insan olmadığım için kışın tam ortasında, aralık sonu ocak başında gittim.
Rüzgâr esince sokakta yürümek problem olsa da genel anlamda sıkıntı yaşamadım. Şehirde bahar olsun, kuşlar ötsün, çiçekler açsın, kanalların kenarından ayaklarımı sarkıtarak seyahatimin keyfini çıkartmak isterseniz de mayıs-haziran aylarını tavsiye ederim.