Bülbülü Öldürmek Hakkında – Karaköy Mono

Modern Amerikan edebiyatının klasiklerinden biri sayılan Bülbülü Öldürmek, yıllar sonra hala çok satanlar listesinde. Bize hala eşitsizliğe karşı nasıl durabileceğimizi, insanın insanı anlamasının empatiden geçtiğini ve ‘deneyebilme’nin aslında en önemli cesaret olduğunu öğretiyor.

  

Harper Lee’nin Bülbülü Öldürmek romanı 1960’ta yayımlandıktan sonra 1961’de de Pulitzer Kurgu Ödülü’nü alır. Lee bu kitabı 1936’da 10 yaşındayken yaşadığı Monroeville, Alabama’daki gözlemlerinden yola çıkarak yazmıştır. Roman karakterlerinden bazıları da kendi yaşamıyla özdeşleşmektedir; mesela ana karakterlerinden biri olan Scout Finch’in arkadaşı Dill, Lee’nin yan komşu çocuğu olan Truman Capote olduğu düşünülmektedir.

Harper Lee ve Truman Capote

Kitap 1930’ların Alabama’sında başlar, dönem için oldukça hassas bir konuyu işler: Irkçılık. Konu kitapta bir çocuk bakış açısından yani Scout Finch tarafından anlatılır. Bundan dolayı anlatımda o çocuklara has duyarlılık görülür. Scout Finch o alışılagelmiş kız çocuğu karakterlerinden oldukça farklı; saçları örgülü ya da pembe elbiselilerden değil, pantoloncu bir çocuk, yaşından büyük bir zeka ve olgunluğa sahip, meraklı ve zıpır, ayrıca insani bir duyarlılık ve hassasiyet de taşıyor. Ağabeyi Jem ve yan komşu çocuğu Dill’le maceralar peşinde koşuyor. Bu karakter özellikleri kitabın dönemi de göz önünde bulundurulduğunda çok devrimsel çünkü toplumun biçtiği kadın normlarını reddediyor, onlara uymuyor.

Jem, Scout ve Dill. : To Kill a Mockingbird (1962)

Jem kitabın ergen karakteri fakat yetişkinliğe adım atmak üzere, Scout gibi onunda rol modeli babası Atticus Finch. Etraflarında dönen konulara Scout’tan biraz daha hakim ve ırkçılık gibi bir konunun onu oldukça üzdüğünü, hayrete düşürdüğünü görüyoruz:

“Jem, bana sorarsan sadece bir tür insan var. O da insanın kendisi.”

Jem dönüp yastığına bir yumruk indirdi. Tekrar sırtını dayadığında yüzü bulutlanmıştı. Kendi içine kapanmak üzereydi. Kaşları çatıldı. Dudakları kapandı. İncecik bir çizgi oldu. Bir süre konuşmadı. Sonunda, “Ben de öyle düşünmüştüm.” dedi. “Senin yaşındayken. Bir tür insan varsa niçin birlikte geçinemiyorlar? Hepsi birbirine benziyorsa, niçin birbirlerini kırmak için bu kadar çaba harcıyorlar? Scout, öyle sanıyorum ki, bir şeyi anlamak üzereyim. Boo Radley’in bunca yıl niçin evine kapandığını anlıyorum gibiyim… Çünkü evinde kalmak istiyor…”

Ve alkışlar Atticus Finch için… Avukat Atticus Finch sadece kendi çocukları için değil, kitabı aşıp okuyuculara rol model olan bir karakterdir. İnsanlıktan başlayıp babalığa kadar birçok ders verir kitapta. Ne teninin ‘beyaz’lığı ne de Amerikanlığı umrunda; umrunda olan şey insan olabilmek, insan olmanın en güzel haliyle. Nefretten arınmış, doğruluk ve gerçek adalet için kalabalıklara karşı, arkadaşlarına karşı durabilen bir karakter. Çocuklarını toplumun normlarından, kalıplarından, ayrımcılığından uzakta büyütür. En kolay duygulardan biri olan nefret için kızı Scout’a şunu söyler:

Scout: “Ama Hitler’den nefret etmek doğru mu?”

Atticus:“Doğru değil,” dedi. “Kim olursa olsun, nefret etmek doğru bir hareket         

değildir.”

Atticus romanda siyahi Tom karakterinin avukatıdır. Tom haksız olarak suçlanmaktadır fakat Atticus’tan başka kimse buna inanmaz ya da kabul etmek istemez çünkü o bir azınlıktır, çoğunluk doğru ve haklıdır(!) Evet Atticus bu savunmadan dolayı belki toplum tarafından görmezden gelinir, dışlanır ama kendi hayatının adil düzeni içinde esas doğruluktan ve erdemden ayrılmaz. Çoğunluğun bir parçası olmak ve sesler içinde kaybolmak çok daha kolayken, Atticus o çoğunluktan sıyrılır, tek başına bir sestir o.

Atticus ve Tom. To Kill a Mockingbird (1962)

Eşitlik, empati, adalet, duyarlılık, doğruluk, çocukluk, babalık ve daha birçok duyguyla bizi baş başa bırakıp düşünmeye yöneltirken bir yandan da bu duygulara yeni anlamlar yüklememizi sağlayan Bülbülü Öldürmek okunması gereken kitaplardan biri.

“…gerçek cesaretin ne olduğunu görmeni istiyordum, gerçek cesaretin eli tüfekli bir adamla ilgisi olmadığını. Daha başlamadan yenildiğini bile bile başlamak ve her ne pahasına olursa olsun sonuna kadar devam etmek olduğunu. Nadiren de olsa bazen kazanırsın.”

-Atticus Finch

BONUS FİLM: To Kill a Mockingbird (1962)