Pandemiden sonra en çok özlediğim şey sanırım bir sergi gezmek oldu… Türkiye’ de olmadığım zamanlarda çok sevdiğim sergileri kaçırdığım oluyordu. Ama oldukça fazla uzun bir ara oldu. Şu an yaşadığım şehirde de (Tiflis) hiç bir yere gidememek, tüm dünya ile aynı hisleri taşımak bu üzüntümü biraz olsun hafifletiyor. Uzun zamandır içinde olduğumuz durum hepimizi sevdiğimiz onca şeye hasret bıraktı, evet. Konserler, tiyatrolar ve gidemediğimiz daha bir çok şey…
Heyecanla seyahat ettiğim günlerde başka bir şehre gittiğim zaman ilk olarak müzeleri gezmek en sevdiğim şey oldu her zaman. Öyle ki çoğu zaman bir serginin son gününe denk gelip uçaktan indiğim, bavulumla daha eve geçmeden soluğu sergide aldığım çok olmuştur. Ve şimdi her şey değişti…
Tüm bu özlemler içimdeyken, geçtiğimiz günlerde çok sevdiğim sevgili Duygu Merzifonluoğlu ile sanal bir sergi gezdim –kendisinin canlı gezdiği sergisiyi, harika paylaşımları ve çok güzel yazısı ile takip ettim- uzaktan da olsa bu heyecanı yaşadığım için, içime kattığı ışık için çok mutlu oldum.
Prof. Balkan Naci İslimyeli’nin küratörlüğündeki, WOMEN IN BLACK / Siyahlı Kadınlar ‘kadın, yaşam, Umut ve Yas’ – Ekavart Galeri’ de 10 erkek sanatçının gözünden ellerinden hazırlanan eserler içeriyordu. Her biri anlam ve duygu olarak tam da bu dönemlerde çok büyük güç veriyor.
En çok etkilendiklerimi, o küçük notlar ile devam eden eserleri, videoları tekrar tekrar izledim.
“Kadın sağlıklı bir ‘çoklu kimlik’ vakasıdır”
“Kadın asıl sustuğu zaman konuşur”
“Kadınlar güncel şamanlardır”
“Kadın, boşlukta yere sağlam basan tek canlıdır”
Böylesi güçlü bir sergiyi uzaktan da olsa duyumsadığım için tüm paylaşımları adına Duygu Merzifonluoğlu’na tekrar teşekkür ediyorum.
Sonra benim en son Bodrum’da denk geldiğim ve hayranı olduğum heykel sanatçısı Ozan Ünal‘ın heykelleri geliyor aklıma. İçimdeki hasreti bir kez daha duyumsuyorum.
Geçen yaz ‘Harmonyhip – Horizon’ sergisi için de yine çok uzun notlar almış, bir şiir yazmış ve saatlerce güneşin vedasını izleyerek günü bitirmiştim…
Şimdi sizinle en sevdiğim notlarımdan biri ile o heykellerin ve sanatçının tüm etkisinin içimde bıraktığı hisleri paylaşmak istiyorum. Ve diliyorum bu günler bittiğinde hepimiz en çok neye hasret kaldıysak ona kavuşalım.
Bir sigara içiyorsundur şimdi.
Gözlerine bakıyorsundur,
tam karşısında oturmuş.
Neyi hayal ediyorsun?
Sonraki heykeli?
Ellerin biraz yanmış.
Gözlerini tekrar parmaklarından onun ellerine çeviriyorsun.
İnce, uzun…
istediklerini alamamış sanki.
Gözleri sana dikili soruyor?
Ne zaman bitireceksin beni? İçimden ne zaman doğacağım?
İnsan kendi içinden doğar, biliyor musun?
Başkasının ellerinden gibi olsa da…
Senin ellerinden öleceğim gün
Kendimden doğacağım.
Ozan Ünal’a
Sizin en özledikleriniz hangisi?