Pandemi Etkileri Sosyal Girişimcilikle Giderilebilir – Karaköy Mono

Son yıllarda Türkiye’de sosyal girişimcilere ve sosyal girişimlere yönelik ilgide bir artış görülürken sosyal girişimler, giderek ivme kazanmaya devam ediyor. Her geçen yıl yeni girişimler kurulurken, sosyal girişim alanına yapılan yatırımlar da hız kazanıyor. Biz de Social Business Global’in Başkanı İsmail Hilmi Adıgüzel ile bu konu hakkında kısa bir söyleşi gerçekleştirdik…



Sosyal Girişimcilik Hangi Sektörlerde Uygulanıyor?

Sosyal girişimcilik öncelikli olarak sosyal sorunların yaşandığı fakat koşulların iyileştirilmesi açısından da her sektörde uygulanabilen bir şirket yönetim sistemidir aslında. Bu sayede şirketler salt kâr odaklı değil eş zamanlı olarak toplumun ve dünyanın daha yaşanabilir bir yer olması için sorumluluk almış oluyorlar. 

Pandemi Sürecindeki Hasarlar Sosyal Girişimcilikle Çözülebilir Mi?

Tabii ki. Pandemi sadece sağlık açısından sorunlar yaşadığımız ve sadece sağlığımız için endişe ettiğimiz bir süreç değil aslında. Pandemi ekonomik, sosyal ve daha birçok açıdan sorunlar yaşadığımız hatta sonrasında yaşayacağımızı düşündüğümüz bir süreç. Dolayısı ile bu tarz durumlarda bireylerin karşılıklı yardımlaşmasının yanı sıra devletlerin, kurumların, markaların da yardımlaşması gerekmekte. Asıl konuşmamız gereken konu ise bu yardımların sorunu çözecek biçimde olması ve gerektiği. Sorunu sahiplenmek ve sadece sorunun görünen kısmı ile değil nedenlerini, gelişiminin önüne nasıl geçilebileceği, etki çevresini nasıl daraltabileceğinin üzerinde durarak buna uygun uygulamalar gerçekleştirilmeli.

Sosyal Girişimler Türkiye Ve Dünyada Nasıl Yaygınlaştı?

Aynı soruyu bende merak ettim ve uzunca bir araştırmadan sonra benim ulaşabileceğim en eski kaynak ahilik bildirisi oldu. Ahilik teşkilatının bildirisinde “Diğerkam Müteşebbislik” olarak bir tanım var ve bu tanım başkasını en az kendisi kadar düşünen girişimciler için kullanılan bir tanım. Tabii sonraki yıllarda bu kavramları törpülemiş daha biz odaklı yaşam felsefesinden imece usulundan ben odaklı yaşam felsefesine doğru yol almışız. Bunu yaparken felsefe ve psikoloji ilmi bize çok yardımcı olmuş. Fakat son yıllarda ülkemizde ve dünyada gerek girişimciler gerek iş insanları gerekse de tüketiciler bunun önemi kavramış durumdalar. Üreticiler, işletme sahipleri, kurum yöneticileri tüketicilerin veya dünyanın sosyal sorunlarının kendileri için ileride sorun teşkil edeceğinin farkındalar veya farkına varmalılar.

Toplumsal Ve Ekonomik Kalkınmada Sosyal Girişimciliğin Etkileri Neler?

Ticari girişimcilik veya şirketler toplumsal gelişime katkı sunsalar da asıl ekonomik kalkınmayı gerçekleştirirler. Sosyal girişimcilik veya sosyal şirketler ise asıl sosyal kalkınmayı gerçekleştirirken ekonomik kalkınmayı gerçekleştirirler. Sosyal kalkınmanın gerçekleştiği topluluklarda ekonomik kalkınma çok sorunsuz ve kolay gerçekleşir. 

Sosyal kalkınmanın önemi ekonomik kalkınmadan daha öncelikli olmasıdır. Toplumun refahı, huzuru, eğitimi ekonomik kalkınma ile elde edilemez. Ancak sosyal kalkınma şarttır. Sosyal girişimciler Birleşmiş Milletlerin de kabul ettiği ve tüm dünyada kalkınma hedefleri olarak yayınladığı deklarasyonlar ile duyurduğu ve www.kureselamaclar.org web sitesinde detaylıca paylaştığı amaçlar için çalışır. Bu sayede dünyanın daha yaşanabilir bir yer olması için çalışırlar.

Sosyal girişimcilerin sosyal sorunlar için çalışıyor olması demek ekonomik kalkınmayı gerçekleştiremedikleri anlamına da gelmez. Sosyal girişimciler bir hayırsever değillerdir. Yani hayır yapmayı severler fakat sadece veren değillerdir. Eş zamanlı olarak hayır yaparken ekonomik değerde ürettikleri için ekonomik kalkınmayı da sağlamış olurlar.

Kitabınızın adını neden kapitalizm 2.0? 

Yıllardır yaşadığımız sistemin kapitalizmin ilk versiyonu olduğunu düşünüyorum. İlk versiyon bize para kazanmanın şirketler, sosyal faydanın ise Sivil Toplum Kuruluşları tarafından yapılması gerektiğini söylüyordu. Ve tüm kanun ve düzenlemeler bu yönde yapıldı ve tabii ki toplumlarında hayır, bağış vb. konulara yaklaşımları da bu yönde eğitilmiş oldu. Fakat bu sistemin değişmesine inanan ve değişmesi için çaba sarf eden çok fazla STK ve gönüllü gruplar var. Bunların bir çoğu sistemin değişmesinden çok sistem içerisinde kalarak sistemin doğurduğu sorunların çözümüne çalışıyor. Fakat biliyoruz ki sorunların kalıcı çözümü sürdürülebilir bir şekilde sorunların kaynağına inerek çözümlenmesi gerekiyor. Kapitalizmin ilk versiyonun bize sunduğu sivil toplum kuruluşu ve şirket ayrımının sona ermesi gerektiğini düşünenlerdenim. Bunu da kapitalizm 2.0 olarak tanımladım. İlk kitabımında bunun üzerine yazdım özellikle de “Sosyal girişimcilik güncellenmiş versiyonu ile kapitalizm 2.0” olarak tanımladım. Yani sosyal girişimciliği kapitalizmin bir üst versiyonu olarak tanımlıyorum. Aynı düzen, Aynı sistem fakat bazı hataları düzeltilmiş yeni bir versiyon.

ismailhilmi.com