ROKOKO – Karaköy Mono

18. yüzyılda bir iç dizayn tarzı olarak ortaya çıkan rokoko, taşımadığı sanat kaygısını akımın giderek sevilmesi doğrultusunda kazandı. İlk olarak Fransa’da görülen bu stil, adını Fransızca’da taş döşeli bahçe vb. gibi anlamlar taşıyan rocaille kelimesinden esinlenerek aldığı düşünülmektedir. Avrupa’da yaşanan Aydınlanma çağının yarattığı rasyonelliğe karşı estetiğe ve duygulara yönelimin görsel bir sonucu olan Rokoko aynı zaman da sanatın sadece görsel bir dekor da olabileceği fikrini ortaya attı. Artık yüksek sanat anlayışının yerine süs ve işlemeler geldi.

Salıncak-Jean-Honoré Fragonard

Bu fikir ile Rokoko’nun sanata hafiflik ve eğlence getirmesinin yanında tasadan yoksun, yaşama sevinci barındıran, taşra ve saray partilerinin, muzipliğin hatta flörtün de dahil edildiği konular sanat eserlerinde işlendi. Sırasıyla saraylarda, aristokrat sınıfta ve burjuvazide görülen bu sanat akımının kendine has ögeleri şunlardır: özenle seçilen renkler, deniz kabukları, çakıl&taş süslemeleri, bitki süslemeleri zarif heykeller, oryantal ve ince desenler, asimetrik yerleştirmeler… Özellikle süslemeler yapılırken C ve S harfleri rotasyonu kullanılmıştır. Genel olarak derinlikten ziyade güzelliğe odaklanan Rokoko Dönemi eserlerinde hedonist yaklaşımlar da mevcuttur. Aşk ve eğlence konulu tablolarda resmediler çapkınlıklar, müsriflikler adeta devrim öncesi kaygısız aristokratları sembolize eder.

The Stolen Kiss

1730’dan sonra artan seyahatler sayesinde İtalya’ya ve Almanya’ya da yayılmıştır Rokoko. Türkiye’den de verebileceğimiz Rokoko örnekleri arasında Topkapı Sarayı’nın girişinin yakınına inşa edilen III. Ahmet Çeşmesi vardır. Asimetrik kısımları ve bitki motifleri işlemeleriyle Rokoko stilini yansıtır. Ve son olarak, oldukça kısa süren Rokoko Dönemi hoppalığı ve yüzeyselliği yüzünden popüleritesini kaybederek yerini Neoklasisizme bırakır.