“Orada çatıda sıkışmış kazığa çakılmışım, etrafımda bir sürü melek var, bir sen yoksun.”
Kayleen ve Doug’ın sekiz yaşlarındayken okul revirinde karşılamaları, büyük bir aşka ve kronik bir yaralanmaya dönüşür.Aşk yaraları sarabilir mi? Ya aşkın kendisini yaralamışsak? İyileşmek mümkün mü?
Birçok ödülü ve Pulitzer adaylığı bulunan oyun yazarı Rajiv Joseph aşk ve bağlılıkla ilgili en derin yaralarımızla yüzleşmemize davet ediyor. “Ölümcül Çocuk Parkı Yaraları” Sevmek, sevilmek, büyümek, yaralanmak ve yaraları sarmakla ilgili tüm mahremiyetimize ışık tutan, aşkı kendimizde yeniden keşfetmemiz için cesaretlendiren, kışkırtıcı, yalnız ve hüzünlü çağdaş bir aşk masalı.”
2010 Pulitzer Drama Ödülü finalisti, bol ödüllü oyun yazarı Rajiv Joseph’in kaleme aldığı, Sami Berat Marçalı’nın Türkçe’ye çevirdiği, Barış Gönenen’in yönetmeni olduğu ve yardımcılığını üstlenen Beybin Başerdem ile Ölümcül Çocuk Parkı Yaraları, TOY İstanbul tarafından, ışık ve dekor tasarımında Onur Alagöz ile sahneye konuyor. Genç oyuncular Merve Bulut ve Ümit Yaşar Bekar birlikte sahnedeler.
Geçtiğimiz cuma günü TOY İstanbul’da oynanan ‘Ölümcül Çocuk Parkı Yaraları’ adlı oyunu izledim ve açıkçası nasıl yorum yapacağımı ve oyunu nasıl anlatacağımı tam olarak bilemiyorum. Ölümcül Çocuk Parkı Yaraları, Rajiv Joseph’in bir arkadaşıyla barda konuşurken arkadaşının çocukken yaşadığı bir sürü çılgın kazalardan yola çıkarak oluşturulmuş. Daha sonra bunu iki karakterin ruhlarındaki kırıklıkları fiziksel yaraları ile paylaşan ve aralarındaki kuvvetli çekim olan iki oyuncunun ara ara çocuk olacakları şekilde tasarlamış.
Kısaca; iki kişi düşünün. Bir kadın ve bir erkek. İlk defa 8 yaşında okulun revirinde karşılaşıyorlar ve daha sonrasında arkadaş oluyor. Biz sadece her beş yılda yaşadıkları anlardan kesitleri izliyoruz. Bu kesitleri onlar 38 yaşına gelene kadar izlemeye devam ediyoruz. Biri daha çok sosyopat ve hayatında yaşadığı şeyler karşısında asla bir harekete geçmediğini hissettiren bir kadın iken diğeri ise asla enerjisi bitmeyen ve sürekli bir yerlerden ‘uçarak’ kendini yaralayan bir erkek.
Sahne geçişleri uygun müziklerle yapılırken yaşları değişiyor. 8 yaşından başlayıp en son 38 yaşına gelene dek farklı farklı yaşlardan anılarını görürken yaşları 8-13-18 diye değil de daha karmaşık bir düzende izliyoruz. Bu trajedi oyununda nasıl iki insanın hem bir o kadar ortak hem de bir o kadar uzaktan birbirlerine baktığını görüyoruz.
“Ölümcül Çocuk Parkı Yaraları” adlı oyun 30 Mart’a dek her cuma Toy İstanbul’da izleyicilerini bekliyor.