SESSİZLİK SES VERDİĞİNDE YALNIZ OLMADIĞINIZI ANLIYORSUNUZ – Karaköy Mono

Bu sayımızdaki konuk yazarımız Sen ve Ben, Bir Nefes İstanbul, Bin Yüz Bir İnsan, Gitme Zamanı gibi kitapların sevilen yazarı Aret Vartanyan.

Kendisiyle edebiyat ve yeni kitabı üzerine kısa, ama samimi bir söyleşi gerçekleştirdik.


Öncelikle yeni kitabınız İnsanız Ayıbı Yok hayırlı olsun. Bu aslında sadece bir kitap değil bildiğim kadarıyla. Ayrıntılarını sizden öğrenebilir miyiz?

Kitap projenin önemli bir parçası. Proje ise güçlü bir mesaj. Öncelikle şarkısından başlayalım.

Gökhan Türkmen sadece müziğini değil, insanlığı ve yüreğini sevdiğim bir insan. Onunla bir şey yapmak zaten istediğim bir şeydi. Ancak bizim bir araya gelmemiz bir sebep ve sonucu beraberinde getirecekti, ki getirdi de. İnsanızAyıbı Yok’un söz yazarı Ozan Turgut’un 2014 yılında beyin tümörü nedeniyle aramızdan ayrılan kardeşi Melike Turgut anısına bir orman yaratmak için yola çıktık. Benim için bir anlamı daha vardı, o da şuydu: Sessizlik ses verdiğinde yalnız olmadığınızı anlıyorsunuz. Aynı gökyüzünün altında bir yerlerdeyiz ama artık iyilik, huzur, mutluluk uzakta kalan kavramlar sanıyoruz. Bu orman bir sembol. Bir araya geldiğimizde, birlikte olduğumuzda gerçeğin nasıl şekillenebileceğini göstermek adına bir sembol. Youtube’da şarkı her dinlendiğinde, kitapta her okunduğunda, cümleler paylaşıldığında ağaç dikiliyor. Hedef 1 milyon ağaç, 1 milyon kitap, yüz bin yeniden gülümseyen insan. Durmayacağız. Ormandan sonra da devam edeceğiz. Sırada onkoloji çocuk servisleri var. Bundan sonrasında da farklı projeler olacak. Daha Cem Adrian, Sagopa Kajmer, Ceylan Ertem ve yüreği güzel nice insanlarla yapacağımız çok şey var.

Kitabın içeriğinde neler var?

Özel seanslarda buluştuğum insanlardan 1976 tanesinin yaşamlarından 7 hikâye çıkardım. Kitabın içinde kendi yaklaşımlarımın arasında bu 7 hikâyeye yer verirken bir şeyi çok iyi biliyorumdum ki, okuyanlar kendileirni, yakınlarındakileri, sokakta yan yana oldukları, medyada izledikleri insanları bulacaklar. Yaşamındaki soruları, sorunların kaynağını bulmak isteyen ve dikili bir ağaç bırakmak isteyen her insan için kâğıda döküldü cümleler. İlk başta çok iddialı görünebilir ama ilk 10 günde ortaya çıkan tablo ve paylaşılanlar bu iddianın altını sonuçlarıyla dolduruyor. Sadece videoyu izleyerek bile ağaç dkilmesine destek olabilir, kitabı okuduğunuzda bu desteği güçlendirebilir ama belki de çok daha önemlisi her bir okurun ayrı ayrı aradığı cevapların kaynağını bulacak olması…

Yazar olmaya nasıl karar verdiniz? İçinizden dolup taşanları mı kâğıda aktarıyorsunuz yoksa masanın başına geçip disiplinli bir çalışma içerisine mi giriyorsunuz?

Karar vermedim. Kendimi bildim bileli yazıyorum. 6-7 yaşındayken yazdığım kısa hikâyeleri zımbalayıp, tutkallayarak satıyordum. Yazmak benim için varoluşumun ta kendisi.  Zihnimde sürekli yazıyorum, masaya oturduğumda kâğıda döküyorum.

Bencelerimi paylaşıyorum

Seminerler veriyorsunuz. İnsanlar sizi neden dinlemeye geliyor, ne hakkında konuşuyorsunuz?

İnsan ve yaşama dair ne varsa… Yaşam Atölyesi’ni ilk kurduğumuzda bugünü hayal ediyordum. İki milyondan fazla üyesi, 300 binden fazla katılımcısı var. İlleri, ülkeleri dolaşıyorum. Her noktada yüzlerce, binlerce insanla sarılıyoruz, kucaklaşıyoruz, paylaşıyoruz. Ben, bencelerimi paylaşıyorum.

Kurumsal çalışmalar, şirket buluşmaları ise benim eğitimci kimliğimin öğelerini taşıyor ama odak değişmiyor. Sonuçta kurumlar da insanlardan oluşuyor.

Durmaktan hoşlanmayan birisiniz sanırım. Kitap yazıyorsunuz, hayır işlerinde aktifsiniz, seminerler veriyorsunuz… Alem FM’de “Sen ve Ben” adında program da yapıyorsunuz. Bu enerjinin kaynağı nedir?

Sıcağı sıcağına bir örnek vereyim. Ankara ve Bursa’da arka arkaya imza günleri ve seminerler düzenledik. Bir ay içinde 17 ile gideceğim. Ankara’dan İstanbul’a dönerken gece birkaç buluşma daha yapabilecek enerjiye sahiptim. Çünkü o sırada bekleyen 91 yaşından 6 yaşına, parkinson hastasından kanser hastasına, farklı yaşam tarzları, dünya görüşleri ve her sarıldığımda kulağıma fısıldanan cümleler…  Bu cümleler, insanların yaşamlarındaki değişimlerden daha büyük motivasyon olamaz. Bunu analayabilmeniz için bir günü benimle geçirmeniz yeterli oldurdu.

Anlıyorum. Peki sizin hayatınızda yapmaktan keyif aldığınız en önemli şey nedir?

Yazmak.

En sevdiğiniz yazar ya da yazarlar kimler?

Filibeli Ahmet, Irvin Yalom, Nietzshce, Kundera, Bukowski, dahası da var ama ilk akılma gelenler bunlar.

Hayatta okumaktan bıkmayacağınız üç kitap ne olurdu?

Filibeli Ahmet-Amak-ı Hayal, Irvin Yalom – Nietzshce Ağladığında, Kybalion/ Antik Mısır ve Yunan Hermetik Felsefesi

Ülkemizde edebiyat dünyasını nasıl buluyorsunuz, çok iyi kitaplar basılıyor mu sizce?

Basılıyor ama popülerizme teslim olmuş durumda şu an yayıncılık sektörü. Ben çok satan bir yazar olarak diyorum ki kriter bir kitabın çok satması olmamalı.

Yeni projeleriniz illa ki vardır? Nedir bunlar, öğrenebilir miyiz?

Yeni projeler var. Dediğiniz gibi duramıyorum yerimde. İnsanız Ayıbı Yok’un gösterisi geliyor. Yapılmayanı yapacak olan bir gösteri. Ardından TV programı ve sinema. Sıra şimdi yeniden televizyona ve uzun zamandır hazırlandığım sinemaya geliyor.