ŞU YAZARLAR NE TUHAF
JOHN KENNEDY TOOLE
“Dünya, dünya görüşümü anlamayan alıklarla dolu!”
Çocukluk ve gençlik döneminde çok yoğun olarak yaşadığı anne baskısı Toole’un hayatını
derinden etkiler. Annesi, oğlunu kendi dünya görüşü perspektifinde yetiştirmeye çalışan,
oğluna sürekli “başarılı” olması gerektiğini dayatan hırslı bir kadındır. Akademik kariyerini
başarılı bir şekilde tamamlayan Toole, annesinin inşa etmek istediği “başarılı, kibar, düzgün
giyimli çocuk” sıfatlarına tamamen uymaya çalışır. Ta ki askerlik döneminde alkol ile
tanışana kadar. Ona farklı bir sayfa açan bu dönemde Alıklar Birliği’ni yazmaya başlamıştır.
Kitabını bitirdiğinde heyecanla birçok yayınevine gönderir ama hiçbir yayımcı romanını
basmak istemez. Yıllardır annesi tarafından ona yüklenen “başarı” kavramının ardından
“başarısızlık” ile burun buruna gelen Toole için bu oldukça büyük bir yıkım olur. Alkol
bağımlılığı had safhaya ulaşan Toole ağır bir depresyon sürecine girmiş, ruh durumunun
bozukluğu ile kendini çevresinden soyutlamıştır. Buhran dönemini bir türlü atlatamaz. 32
yaşındayken arabanın egzoz borusuna taktığı hortum ile kendini dumanla boğarak öldürür.
Oğlunun ölümünden sonra yaşadığı ruh durumunu çok zor atlatan annesi, romanın
yayımlanması için gece gündüz çabalar, tüm yayınevlerinin kapılarını aşındırır. En sonunda
Grave Atlantic Yayınevi’ni kitabı yayımlatması için ikna eder. Roman, Pulitzer Ödülü’nü
kazanma başarısına erişir ve ilk defa hayatını kaybetmiş bir yazara “Pulitzer Ödülü” verilir.
YUSUF ATILGAN
“Sanki ‘siz’ sevilirmiş! ‘Sen’ sevilir, değil mi?”
Yusuf Atılgan, hayatı boyunca öğretmen olmak istemiştir. Edebiyat fakültesini, babasının
gönderdiği parayı kesmesi nedeniyle bırakır. Daha sonra ne kadar zorlasa da öğretmen
okuluna kabul edilmez. Ancak askeri öğretmen okuluna kaydolur. Politiktir, komünist parti
üyesidir. Nihayetinde öğretmen olur ama komünist parti üyesi olduğu gerekçesi ile
cezalandırılarak ordudan da öğretmenlik görevinden de atılır. Bir daha öğretmenlik yapamaz.
Yıllar sonra ona yöneltilen “Bir daha dünyaya gelecek olsaydın roman mı yazmak isterdin?”
sorusunu, “Öğretmen olmak isterdim, öğretmen olmayı çok sevmiştim.” diye cevaplamıştır.
Köy hayatını, çiftçiliği çok sever. Uzun süre Manisa’nın bir köyünde okumaya ve yazmaya
devam eder. Öykülerini yarışmalara, yakınlarının yoğun ısrarları üzerine yollar. Yazdığı
öykülerde kendi ismini kullanmayı tercih etmeyip, birçok ödül kazanır, ödüllerini almaya
gitmez. Eşi Serpil Gence ile yollarını buluşturan “Aylak Adam” olmuştur. Aylak Adam’ı
okuduktan sonra Yusuf Atılgan ile tanışmak için her yolu deneyen Gence, “Ben bu adamı
bulacağım” der ve bulur. 15 sene boyunca mektuplaşıp, görüşürler ve sonrasında evlenirler.
fotoğraflar: https://oggito.com / https://media1.fdncms.com/