KANLI KOMEDYA “CALIGULA” – Karaköy Mono

Caligula: Kanlı Komedya, Bir Demokrasi Eleştirisi
“Halk, çoban olmadan yolunu bulamayan bir koyun sürüsüdür. Çoban onu otlatsın, yününü kırksın, sütünü sağsın ve bıçağı boğazına sürsün. Halka cumhuriyeti ve demokrasiyi sevdirmenin tek bir yolu var, o da hükümdarı bir canavara dönüştürerek zorbalıktan nefret ettirmek… Gaddarlık korku doğurur, korku ise iktidarın ta kendisidir. İşte bu ilkeye dayanıyordu benim yüce atalarımın tahtı.”*

Roma İmparatorluğunun en gaddar ama en zeki insanlarından biri Caligula. Gerçek adıyla Gaius Julius Caesar Augustus Germanicus.

 

Bulgar oyun yazarı Stefan Tsanev’in kaleme aldığı, yönetmenliğini Ragıp Yavuz’un üstlendiği Kanlı Komedya ‘Caligula’ oyununda sevilen oyuncular Levend Öktem, Ahmet Saraçoğlu, Ecem Üstündağ ve Pınar Coşkun’u izliyoruz.

Roma Cumhuriyeti’nin artık anılmadığı ve demokrasiden uzak, zorbalığın hüküm sürdüğü bir dönemi ele alıyor Kanlı Komedya. M.S. 41. Yıllara uzanan bu hikayede Caligula’nın içine düştüğü zorbalığın çelişkilerine şahit oluyoruz. Korkunç paranoyaları, duygusal dengesizlikleri ve sınırsız gücü bir arada yaşayan ve deliliğin sınırlarını zorlayan bir imparator izlerken sorgu sınırlarınızı aşıyorsunuz. ‘’Demokrasi’’ ve ‘’İktidar’’ kavramları Caligula’nın bu çelişkileri üzerinden izliyoruz. Zengin Roma halkının mülküne ey koyan, atını Roma’nın tek konsülü ilan eden, halka ağır vergiler dayatan ve heykelini dikip kendini tanrı ilan eden bir imparatorun nasıl bir korku imparatorluğu yarattığı anlatılıyor. Caligula gücüne güç katarken Roma halkı boyun eğmeye devam ediyor. Bu boyun eğiş Caligula tarafından sorgulanmaya başlıyor. Yarattığı canavarlığın sınırlarını aşarken kendine dönerek ironiler yaşamaya başlıyor ve iç dünyasından bakmaya başlıyoruz.

“Ben mi deliyim, yoksa onlar mı çıldırmış?! Ben mi canavarım, yoksa onlar mı ucube?! Atımı senatör seçen de aynı bu yavşaklar!… Hani aşağılanmaktan, utançta ve nefretten titremesi gerekiyordu? Cinnet geçirmesi, kudurması, çıldırması, canavarlaşması, hiddetten zıplayıp beni öldürmesi gerekiyordu? O ise yalnızca susuyor!’’**

Ragıp Yavuz’un başarılı uyarlamasıyla beraber politik hicvin günümüze yapılan göndermeleri de dikkat çekiyor. Seyirci-mekan algısını yıkıyor ve arka plandaki görsellerle distopik algıyı besleyerek seyirciyi izlenen değil yaşanan dünyaya taşımayı başarıyor.

Levend Öktem’in başarılı oyunculuğunu, heyecanlandığında kekeleme anlarını, hafif topal yürümelerini ve birden gelen korku mimiklerini Cladius rolüyle izliyoruz. Büyük bir ustalığı sergilerken onun gözünden bakabilme şansımız oluyor. Ahmet Saraçoğlu ise zalim bir imparator rolünün gerçekliğini beden diliyle ve muhteşem vurgulu çıkışlarıyla anlatıyor. Ecem Üstündağ, dili kesilmiş, transseksüel bir eski tragedya oyuncusu olan Mnester karakterini oynarken, hiçbir repliği olmamasına ragmen karakter duygusunu bize mimikleriyle yaşatıyor ve oyun boyunca varlığını unutturmuyor. Caligula’nın atı İnsitatus’u canlandıran Pınar Coşkun, muhteşem danslarıyla baştan sona kadar oyundaki ahengi seyirciye muhteşem bir şekilde hissettiriyor. Kanlı Komdya, tarihsel bir sorgulama yapacağınız muhteşem bir oyun. Uzak bir geçmişi anlatırken bugünü sorguladığınız bir dilden yaklaşıyor sizlere.

*Kanlı Komedya ‘Caligula’ oyun teksti
** Kanlı Komedya ‘Caligula’ oyun teksti