Boğa İnek Muhabbeti – Karaköy Mono

Borges, edebiyatta aslan payını, daha doğru bir söyleyişle zirveyi, alışılmışın aksine şiirden çok düzyazıya ayırıyor: “Edebiyat şiirden yola çıkar ve düzyazının imkânlarına varması yüzyıllar alabilir. Anglo-Saksonlar dört yüzyıl sonra geriye sadece bazen hayranlığa değmeyen bir şiir ve nerdeyse hiç belirginleşmemiş bir düzyazı bıraktılar.” (Bu durum divan edebiyatında da geçerli ama şimdi konumuz bu değil.)

İşte, düzyazının imkânlarını zorlayanlardan biri de (ikili kimliğe dikkat!) İngiliz vaiz ve romancı Laurence Sterne (1713-1768): İlk iki cildini 18 Aralık 1759 günü çıkardığı ilk romanı The Life and Opinions of Tristram Shandy, Gentleman ile aynı anda hem modernist hem de postmodernist edebiyatın deyiş yerindeyse ”erken-baba”larından biri oldu. Kitap her bakımdan hakkı olan olağanüstü bir ilgiyle karşılandı ve bu ilgi 250 yıldır hiç azalmadığı gibi artarak devam ediyor.

Tristram Shady, (inanmayacaksınız ama çok kısa açıklayacağım) o güne kadarki (hatta bugün bile genelgeçerliğini koruyan) anlatım alışkanlıklarını, dolayısıyla okurun beklentilerini alt üst eden (: kitabın önsözü üçüncü cildindedir ve anlatıcı-kahraman Tristram Shandy ancak ondan sonra doğar, kitabın adının vaat ettiğinin tersine kendi görüşlerinden hiç söz etmez, on cilt olacağını söylediği kitabı dokuzuncu ciltte küt diye bitirir, hem sonuncu hem de en önemsiz değil: “okumayı güneş gibi aydınlatır” dediği bir dizi sapmayla habire kendi sözünü keser), hem imlası hem de noktalaması bir tuhaf olan, bütün bunlar yetmiyormuş gibi üstelik bir de üstüne üstlük (bütün tekrarlara rağmen sözün yetmediği yerde?) çeşitli çizimler, boş, siyah ya da ebrulu sayfalar, akış diyagramları, yerleri değiştirilmiş hatta hiç yazılmamış bölümler, aforoz belgesi ve evlilik sözleşmesi gibi kimi gerçek kimi uydurulmuş belgeler ve daha pek çok kurmaca tekniğinin dünyada ilk kez ve müthiş bir ustalıkla kullanıldığı karışık-teknik (mixed media) bir kitaptır.

Türkçesi, yakınlarda kaybettiğimiz Nuran Yavuz’un titiz çevirisiyle (ve benim editörlüğümle) Aralık 1999’da çıkmıştı: Tristram Shandy Beyefendi’nin Hayatı ve Görüşleri, Yapı Kredi Yayınları.

Tristram Shandy çıktığında, diline, üslubuna öykündüğüm ve bu öncü kitaba yakışan eğlencelilikte olmasına çalıştığım bir yazı yazmıştım (“Amma Hikâye!”, Virgül, 27, Şubat 2000). Pek çok kişi gibi ben de bu kitabın Türkçede ilk Sterne olduğunu sanıyordum. Vedat Çorlu’dan, Sterne’in ikinci ve son romanı A Sentimental Journey’nin, Tristram Shandy’den birkaç ay önce, çeviri dünyamızın emektarlarından Nihal Yeğinobalı’nın çevirisiyle (Duygu Yolculuğu, 1999, Ayrıntı Yayınları) çıkmış olduğunu yazık ki yazım yayımlandıktan sonra öğrendim. (Bu çevirinin 2015’te Can Yayınları’ndan Duygusal Bir Yolculuk adıyla yeni baskısı çıktı.) Fakat asıl sürpriz, Türkçede ilk Sterne kitabının yine A Sentimental Journey’nin Ali Kâmi Akyüz tarafından Hissî Seyahat adıyla yapılan ve 1945’te Hilmi Kitabevi’nden çıkan çevirisi olduğunu öğrenmek oldu!

Tristram Shandy’nin bütün dünyada olağanüstü bir ilgi gördüğünü söylemiştim. Örneğin (benim görebildiğim ilk e-kitap örneklerinden biri olan) elektronik bir versiyonunu şu adreste bulabilirsiniz: http://www1.gifu-u.ac.jp/~masaru/TS/contents.html.

Sterne ve kitapları, tabii ki özellikle Tristram Shandy konusunda çalışan, biri uluslararası iki vakıf var: The Laurence Sterne Trust (http://www.laurencesternetrust.org.uk/) ve International Laurence Sterne Foundation (http://shandean.org/foundation.html). LST 1989’da The Shandean adlı, “Laurence Sterne’e ve yapıtlarına adanmış” yıllık bir dergi yayımlamaya başlamıştı. Dergi 2014’te çıkan 25. sayısından beri ILSF tarafından çıkarılıyor. Burada gördüğünüz 10. sayısının kapağında Laurence Sterne’in Tristram Shandy’nin üçüncü cildinin ilk baskısında yer alacak “ebrulu sayfa” için “Mücellide Talimat”ı var. Ebruyu kontrol altında tutmak imkânsızlık derecesinde zor olduğu için kitabın her nüshasında kullanılan ebrulu sayfaların tam anlamıyla “biricik” olduğunu belirtmek, Sterne’in titizlenmekte ne kadar haklı olduğunu açıklayacaktır.

İki vakıf da Sterne ve Tristram Shandy için pek çok akademik ve sanatsal etkinlik düzenliyor. LST’nin kitaptaki siyah sayfa, ebrulu sayfa ve boş sayfa için sırasıyla 2009, 2011 ve 2016’da düzenlediği resim etkinlikleri ve 2012’de düzenlediği çocuklar için Sterne’e mektup yazma atölyesi sayılabilir (http://blackpage73.blogspot.com.tr/; http://emblemofmywork169.blogspot.com.tr/; https://blankpage147.wordpress.com/the-blank-page/; http://dearsterne.blogspot.com.tr/)

Tristram Shandy, içerdiği tekniklerle pek çok yazar ve sanatçının iştahını kabartan bir kitap. İki örnek yeter herhalde.

İlki, İngiliz karikatürist ve illüstratör Martin Rowson’un romandan alabildiğine özgürce uyarladığı grafik roman. Bu nefis kitapta Oliver Stone’un romandan uyarladığı bir film, eleştirmenle dolu bir gemi, Martin Amis ve D. H. Lawrence gibi yazarlar ve bolca burun var.

İkincisi ise, İngiliz yönetmen Michael Winterbottom’ın 2005’te romandan uyarladığı film: Tristram Shandy: A Cock and Bull Story (http://www.imdb.com/title/tt0423409/). Winterbottom, kendine özgü yapısıyla haklı olarak “filme alınamaz” gözüyle bakılan bu romanı bire bir uyarlamak yerine, çok yerinde bir yaklaşımla, romanın filme alınmasını ya da daha doğru bir deyişle “filme alınamamasını” çekmiş.

Tristram Shandy söz konusu olduğunda ne malzeme tükenir, ne de bende söz. Ama bu sayılık bu kadar. Sıkılmadıysanız daha sonra devam ederiz. Bu arada Google’da bir “Laurence Sterne + Tristram Shandy” araması yapmayı ihmal etmeyin, kim bilir daha neler bulacaksınız.